Kemik Erimesi (Osteoporoz)
Kemik erimesi (osteoporoz) nedir?
Tıptaki adı ile osteoporoz; kemik kütlesi ve kalitesinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artışı ile seyreden bir hastalıktır.
Kemikler 35 yaşından sonra içerdiği minerali (kalsiyum) kaybetmeye başlar. Oluşan kemik miktarı, kaybedilen kemik miktarından az olursa kemik kaybı ve kemik kırıkları oluşur. Kadınların menopozdan sonra bu hastalığa yakalanma sıklığı erkeklere oranla daha fazladır. Bunun nedeni menopoz sonrası östrojen hormonunun azalmasıdır. Ayrıca bazı hastalıkların seyrinde, yaşlı bireylerde ve bazı ilaçların kullanımına bağlı olarak da ortaya çıkabilir.
Kemik erimesi en çok omurlar, kalça kemiği ve bileklerde görülür. Bunun sonucunda kişide boy kısalığı ya da bu bölgelerde hayati önem arz eden omurga, kalça kırıkları oluşabilir.
Sebepleri
Osteosarkom oluşumuna neden olan etmenler tam olarak bilinmemektedir, genetik faktörlerin veya büyümenin etkisi akla gelmektedir. Bunların dışında osteosarkom oluşma riskini arttıran başka faktörler de vardır.
Bu faktörlerden bazıları daha önce başka bir tümör tedavisi için uygulanan radyoaktif ışınlar (radyoterapi) veya sitostatik (zehirli kanser ilaçları) ilaçlardır. Her ikisi de kemik oluşturan hücrelerin yapısına zarar vererek kemik tümörlerinin oluşumuna neden olabilirler.
Ayrıca çift taraflı Retinoblastom, Li-Fraumeni sendromu veya Bloom sendromu gibi bazı genetik hastalığı olan çocuk ve gençlerde ostesoarkom gelişme riski yüksektir. Ayrıca Paget hastalığı gibi kronik kemik hastalığı olan kişilerde de osteasarkom gelişme riski yüksektir. Ancak, osteosarkomlu hastaların çoğunda (%90) yukarıda belirtilen risk faktörlerinin hiç biri tespit edilememektedir.
Kemik Erimesinin Belirtileri Nelerdir?
- Sırt ağrısı
- Bel ve boyun ağrısı
- Boy kısalması
- Öne eğik ve kambur vücut duruşu
- El bileği, kalça ve omurga gibi kemiklerde kırıklar.
- İleri derecede kemik erimesi durumunda basit kazalar bile kırıklara neden olabilir
- Yaygın kemik ağrıları ve kemiklerde hassasiyet
- Kemiklerdeki erimeden kaynaklanan vücuttaki şekil bozuklukları
- Ağrı ve kırıklardan dolayı hastada giderek artan hareketsizlik
Kemik erimesi (osteoporoz) tanısı nasıl konur?
Osteoporozun tespit edilmesi ve tedavisi kolay olmakla birlikte kırık oluştuktan sonra toplumsal açıdan maliyeti yüksek, hastanın hayatını tehdit edebilen ve yaşam kalitesini azaltan bir durum haline gelebilir.
Hastalığın tanısı klinik bulgular, bazı kan-idrar tetkikleri ve kemik yoğunluk ölçümü ile konulur.
Osteoporoz riski taşıyan hastalıklara sahip bireyler, 65 yaş üstü kadınlar, 70 yaş üstü erkekler, ailesinde ve kendisinde kırık öyküsü olan bireylerin, osteoporoz açısından bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Kemik erimesi (osteoporoz) engellenebilir mi?
Osteoporoz oluşumunda genetik faktör ve çevresel faktörler etkilidir.
Genetik faktörler değiştirilemez, ancak bazı çevresel bazı faktörler kontrol altına alınabilir.
Bireylerin çocukluk çağından itibaren düzenli egzersiz yapmaları, kalsiyumdan zengin beslenmeleri, güneş enerjisinden faydalanmaları hem kemik kütlesinin oluşumunda hem de korunmasında önemlidir.
Aynı zamanda sigara, alkol, kahve tüketiminin azaltılması osteoporoz riskini azaltmada önemlidir.
Kemik erimesi (osteoporoz) nasıl tedavi edilir?
Osteoporoz tedavisinde kalsiyum ve D vitamini ile birlikte kemik yıkımını azaltan ve kemik yapımını arttıran bazı ilaçlar kullanılır. İlaç tedavisine ek olarak yaşam tarzının düzenlenmesi, düzenli egzersiz yapılması, ve güneş enerjisinden faydalanılması önerilir.
Özellikle kemiklere küçük yüklenmeler oluşturan ve yer çekimine karşı uygulanan egzersizlerin kemik kitlesini artırdığı gösterilmiştir.
Fizik Tedavi Rehabilitasyon Bölümümüzde uygulanan EMS egzersiz programı gibi özel antrenman programları, osteoporoz tedavisinde kemik yoğunluğunu artırırken, kırık riskini azaltan ve yaşam kalitesini artıran yaklaşımlar arasındadır.
Kemik erimesi (osteoporoz) için uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri nelerdir?
Osteoporoz teşhisi konan hastalarda kırık oluşmamışsa koruyucu tedaviye başlanmalıdır. Koruyucu tedavide ana çıkış noktası hastanın egzersiz yapmasını sağlamaktır. Tempolu yürüyüşler kemiğin mevcut kuvvetini korumasını sağlar. Aktivite ve hareket sayesinde kişinin kasları geliştikçe, kemiklere gelen zorlayıcı kuvvetler de azaltılmış olur ve dolayısıyla kırık riski azalır. Koruyucu ilaçlar ise osteoporoz döneminde görülen yıkımı azaltabilir ve dengeleyebilir.
Omurgasında kırıklar başlayan hastalarda cerrahi olarak kemik çimentosu ya da bazı organik malzemelerle kemik içi doldurularak sağlamlaştırılır.
Raşitizm
Raşitizm nedir?
Raşitizm, kalsiyum ve fosfor gibi kemiklerin gelişiminde çok önemli rol oynayan minerallerin kemiklerde yeterince bulunmamasına bağlı olarak büyümekte olan kimselerde gelişen kemik hastalığıdır. Kemik büyümesinin tamamlanmasından sonra gelişen mineralizasyon kusuruna ise osteomalazi (kemik yumuşaması) denir.
Raşitizm, başlıca kemik doku olmak üzere birçok sistemi ilgilendiren bir hastalıktır. D vitamini eksikliği, ülkemizde en sık görülen vitamin yetersizliğidir. D vitamini yeterince vücuda alınmadığından kalsiyumdan yeterince yararlanılamaz ve kemikleşme bozulur.
Raşitizm Nedenleri Nelerdir?
- D vitamini eksikliği
- Bağırsak hastalıkları
- Böbrek hastalıkları
- Genetik durumlar
- Güneş görmemek
Bazı bağırsak hastalıkları da emilime bağlı olarak raşitizme neden olmaktadır. D vitamini eksikliği böbreklere bağlı görülerek ortaya çıkmaktadır ya da dışarıdan alıma bağlı olarak D vitamini eksikliği ortaya çıkmaktadır. Sıklıkla bebeklerde görülen raşitizm anne sütü içmeyen bebeklerde daha çok yaşanmaktadır.
Raşitizm Belirtileri Nelerdir?
İskelet deformasyonu:
- Garip şekilli bir kafatası (kafatasının gövdeye göre büyük olması)
- Çarpık bacaklar
- Çıkıntılı bir göğüs kemiği
- Kavisli bir omurga
- Pelvik deformasyonlar
- El ve ayak bileklerinde genişlemeKol, bacak, pelvis veya omurga kemiklerindeki ağrı veya hassasiyet
- Büyüme bozukluğu ve boy kısalığı
- Kemiklerde kırılma
- Kas krampları
- Diş deformasyonları, örneğin:
- Geç çıkan dişler
- Diş çürümesi
- Abseler
- Diş yapısında kusurlar
- Dişler arasında boşluklar
Raşitizm Nasıl Tespit Edilmektedir?
Raşitizmin tespit edilmesi için bazı testler gerekmektedir. Bu testler teşhis koyulması için yapılmaktadır. Testler sonucunda teşhis koyulmaktadır.
Raşitizm tespiti için yapılan testler
- Kemik filmi
- Kan tahlili
- Kalsiyum ölçümü
- Fosfor ölçümü
- ALP ölçümü
Tedavisi Nasıl Yapılır?
Raşitizm tedavisi için öncelikle doktorunuza başvurunuz. Doktorunuz çocuğunuzun raşitizm olup olmadığını belirlemek için sizlere sorular soracak ve muhtemelen farklı testler isteyecektir. Tanı sonrası çocuğunuza reçete edilen ilaçları ve tedavi planına harfiyen uymalısınız.
Raşitizm için tedavi, hastalığın altında yatan nedene göre planlanır. Tedavi aşamasında özelikle D vitamini, kalsiyum veya fosfor seviyelerinin vücuttaki olması gereken seviyelere döndürülmesi esastır.
https://turkeyistanbulmedical.com/tr/Medical-department/kas-hastaliklari/
Kemik Kanseri (Osteosarkom)
Kemik Kanseri Nedir?
Kemik kanseri vücuttaki herhangi bir kemikte başlayabilir, ancak çoğunlukla pelvis, kol ve bacaklardaki uzun kemikleri etkiler. Kemik kanserleri nadirdir ve tüm kanserlerin yüzde 1’inden daha azını oluşturur. Kanserli olmayan kemik tümörleri kanserli olanlardan çok daha yaygındır.
Bazı kemik kanserleri öncelikle çocuklarda görülürken, bazıları çoğunlukla yetişkinleri etkiler. Cerrahi operasyon en sık uygulanan tedavi yöntemidir, ancak kemoterapi ve radyasyon tedavisi de kullanılabilir. Cerrahi operasyon, kemoterapi veya radyasyon tedavisini kullanma kararı, tedavi edilmekte olan kemik kanserinin tipine bağlıdır.
Kemik Kanseri Belirtileri
- Kemik ağrıları ilaçlarla geçmiyorsa,
- Hissedilen ağrının şiddeti giderek artıyorsa,
- Kemiklerde şişlik ve kızarıklık da fark ediliyorsa,
- Ağrının olduğu bölgede kitle ve sertlik varsa,
- İştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, ateş, aksama ve döküntü gibi belirtilerle devam etmesi kemik kanserinin belirtileri arasındadır.
Kemik Tümörlerinin Tipleri
Kötü Huylu (Malign) Seyreden Tümörler
Metastatik Kemik Tümörleri: Kemiğe başka organlardan sıçrayan kötü huylu tümörlerdir. Hastalar sıklıkla istirahat ile geçmeyen ağrı ya da patolojik kırık şikayetleriyle başvururlar. Prostat, akciğer ve meme kanserleri kemiklere en sık metastaz yapan kanser türleridir.
Multipl Miyelom: Multipl miyelom en sık görülen birincil kemik kanseridir. Kemik iliğinin kötü huylu tümörüdür. Her yıl milyonda 20 kişinin ölümüne neden olabilir. Herhangi bir kemiği etkileyebilir ve 50-70 yaş arası hastalarda görülür.
Osteosarkom: Osteosarkom ikinci en sık görülen kemik kanseridir. Sıklıkla ergenlik çağında ve diz bölgesinde ortaya çıkan osteosarkom her yıl milyonda 2-3 kişide görülür. Daha ender olmakla birlikte kalça ve omuz bölgesinde de görülebilir.
Ewing sarkomu: Ewing sarkomu sıklıkla 5-20 yaş arası görülür; geniş yumuşak bir doku kitlesi ile birlikte kemik harabiyeti oluşturur. Vücutta en sık üst ve alt ekstremite, pelvis ve kaburga kemiklerinde görülür.
Kondrosarkom: Kondrosarkom sıklıkla 40-70 yaş arasında kalça bölgesi, pelvis ve omuzda kitle ile ortaya çıkan bir kemik tümörü çeşididir.
İyi Huylu (Benign) Seyreden Tümörler
En sık görülenler;
- Non-osssifying fibroma
- Basit kemik kisti
- Osteokondrom
- Dev hücreli tümör
- Enkondrom
- Fibröz displazi
Kemik Kanseri Teşhisi
Görüntüleme testleri, kemik tümörlerinin yerini ve büyüklüğünü ve tümörlerin vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını belirlemeye yardımcı olur. Önerilen görüntüleme testleri türleri, kişisel belirtilere bağlı olarak yapılır.
- Kemik taraması
- Bilgisayarlı tomografi (CT)
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI)
- Pozitron emisyon tomografisi (PET)
- Röntgen
- İğne veya cerrahi biyopsisi
Doktorunuz laboratuvar testinde tümörden alınan bir doku örneğini (biyopsi) çıkarmak için bir prosedür önerebilir. Yapılan testler dokunun kanserli olup olmadığını ve kanserin türünü belirlemeye yardımcı olur.
Kemik kanserini teşhis etmek için kullanılan biyopsi prosedürleri:
İğne Biyopsisi
Bir iğnenin tümöre sokulmasıyla uygulanan biyopsi . İğne biyopsisi sırasında, doktorunuz derinize ince bir iğne yerleştirir ve tümöre kılavuzluk eder. Doktorunuz, tümörden küçük doku parçalarını çıkarmak için iğneyi kullanır.
Cerrahi Biyopsi
Doku örneği çıkarmak için yapılan ameliyat. Cerrahi biyopsi sırasında, doktorunuz cildinize bir kesi yapar ve tüm tümörü veya bir kısmını çıkarır. İhtiyacınız olan biyopsi türünü ve bunun nasıl yapılacağının ayrıntılarını belirlemek, dikkatli bir planlama ile yapılmalıdır.
Kemik Kanseri Tedavisi
Kemik kanseri tedavi seçenekleri, sahip olduğunuz kanser türüne, kanserin evresine ve genel sağlığınıza bağlıdır. Farklı kemik kanserleri, farklı tedavilere cevap verir, doktorunuz en iyi tedavi seçeneklerini belirlemede size rehberlik yapacaktır. Örneğin, bazı kemik kanserleri sadece ameliyatla tedavi edilir; bazıları ameliyat ve kemoterapi ile; ve bazıları ameliyat, kemoterapi ve radyasyon terapisi ile.
Kemik Kanserinde Cerrahi Operasyon
Ameliyatın amacı kanserli tümörü çıkarmaktır. Tümörü ve etrafında ki sağlıklı dokuyu çıkartmak için uygulanan bir prosedürdür. Cerrah, kaybedilen kemiği vücudunuzun başka bir bölgesinden alarak, kemik bankasından gelen başka bir kemikle veya sert plastikten yapılmış bir parça ile değiştirebilir. Çok büyük veya kemik üzerinde karmaşık bir noktada bulunan kemik kanserleri, bir ekstremitenin (amputasyon) tamamını veya bir kısmını çıkarmak için ameliyat gerektirebilir. Diğer tedaviler geliştirildikçe, amputasyon daha az yaygın hale gelmektedir. Amputasyon gerekli ise, muhtemelen yapay bir uzuv takılmış olan, yeni uzvunuzu kullanarak günlük ihtiyaçlarınızı karşılamayı öğrenmek için eğitimden geçersiniz.
Kemik Kanserinde Kemoterapi
Kemoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için genellikle damardan (intravenöz olarak) verilen güçlü anti-kanser ilaçları kullanılarak yapılır. Bununla birlikte, bu tip tedavi, bazı kemik kanseri formları için diğerlerine göre daha iyi sonuçlar verir. Örneğin, kemoterapi genellikle kondrosarkom için çok etkili değildir, fakat osteosarkom ve Ewing sarkomunun tedavisinde önemli rol oynar.
Kemik Kanserinde Radyasyon Tedavisi
Radyasyon tedavisi, kanser hücrelerini öldürmek için X-ışınları gibi yüksek güçlü radyasyon ışınları kullanır. Radyasyon tedavisi sırasında, özel bir makine etrafta dolanır ve ışınlarını vücudunuzdaki hassas noktalara hedef alırken bir masaya uzanır durumda olursunuz. Radyasyon tedavisi genellikle ameliyattan önce kullanılır, çünkü tümörü küçültebilir ve daha kolay çıkartılabilir hale getirir.
Radyasyon tedavisi, kemik kanseri olan kişilerde ameliyat ile çıkarılamayan hastalıklı doku için kullanılabilir. Ameliyattan sonra, geride bırakılabilecek kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır. İleri kemik kanseri olan kişilerde radyasyon tedavisi, ağrı ve belirtileri kontrol etme amaçlıda kullanılabilir.
Kronik Miyeloid Lösemi (KML)
Kronik Miyelojenik Lösemi Nedir?
Kronik Miyelojenik Lösemi veya Kronik Granülositik Lösemi olarak da bilinir. Her yaşta görülebilse de genellikle orta yaştan sonra görülen kan ve kemik iliğinin yavaş seyirli kanseridir. Kronik miyeloid lösemi (KML) lösemilerin yaklaşık dörtte biridir ve her100.000 kişiden 1-2’sinde hastalık görülür. Akut lösemilere oranla genellikle daha az ciddidir.
KML özellikle granülositlerin artışı ile seyreden bir kan kanseridir. Bu granülositler anormal yapıda olup sağlıklı akyuvarlar gibi davranmazlar. Bunlara lösemik hücreler denir. Granülositlerin yanı sıra trombosit dediğimiz, kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücreler de kanda artabilir. Lösemik hücreler sağlıklı beyaz hücrelere yer kalmayacak şekilde kemik iliği ve kanda artar. Böylece hastalık belirtileri ortaya çıkar. Bu hücreler diğer dokularda , özellikle dalakta da artarlar ve en sık görülen bulgu dalak büyümesidir.
Kronik Miyeloid Löseminin Sebepleri Nelerdir?
Vücudumuzdaki normal hücreler 23 çift kromozom içerirler. KML’li hastaların çoğunda, 22. kromozomda kalıtsal olmayan (nesilden nesile geçmeyen) yapısal bir genetik anormallik ortaya çıkar. Bu değişmiş olan 22. kromozoma “ Philadelphia kromozomu” denir. Kan hücrelerinde Philadelphia kromozomunun neden ve nasıl oluştuğu çok iyi bilinmemektedir ancak hücrelerdeki kontrolsüz artıştan ve yaşam sürelerinin uzamasından sorumlu bulunmuştur.
Atom bombalarından sonra o bölgelerde KML sıklığının anlamlı olarak artması radyasyonun hastalığın sebeplerinden biri olduğunu düşündürmüştür ama kanser nedeniyle pek çok radyoterapi gören hastada da KML ortaya çıkmamaktadır. Ayrıca tanısal röntgen filmi çektirmek gibi az miktardaki radyasyon hastalık oluşumunda olumsuz etki yapmamaktadır.
Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
Hastalığın erken dönemlerinde hastaların genellikle şikâyetleri yoktur. Hastaların yaklaşık %40’ında başka nedenlerle gittikleri hastanede kan testleri yapıldığında tesadüfen lökosit düzeyinin yüksek bulunması ile tanı konur. Hastalığın ilerlemesi ile;
- günlük aktivitelerde yorgunluk,
- ateş,
- gece terlemesi,
- kilo kaybı,
- genellikle sol tarafta kaburgalar altında (dalak bölgesinde) dolgunluk, sertlik ve ağrı hissi olur.
KML Nasıl Teşhis Edilir?
KML teşhisi için, fizik muayene ve basit kan tahlilleri dışında, kemik iliği biyopsisi ve kandan yapılan daha yüksek teknolojili tahliller kullanılır. Yüksek teknolojili bu tahlillerin temel amacı, Philadelphia kromozomu denilen ve KML’de çok sık görülen bir genetik yapı değişikliğini veya sonuçlarını testlerde göstermektir.
KML Nasıl Tedavi Edilir?
KML’de lökositlerin artışına Philadelphia kromozomu yol açar. Bu anormal kromozomda oluşan bcr-abl adlı yeni bir gen hastadaki bir enzimin aktivitesini (tirozinkinaz) arttırır, kontrolsüz hücre çoğalmasına neden olur. KML hedefe yönelik tedavilerin başarıyla kullanıldığı ilk hastalıktır. Imatinib adı verilen ilaç, özel olarak olarak, Philadelphia kromozomu taşıyan hücrelere bağlanır, normal hücrelere zarar vermez. Böylece seçici olarak Philadelphia kromozomu taşıyan hücreler yok edilmiş olur. Imatinib tedavisi ile KML hastalarının %90’ından fazlasında tam iyileşme sağlanır. Nadir olarak ilaca cevap vermeyen veya akut lösemiye dönüşen olgular görülebilir. Bu olgular kemoterapi ve kök hücre nakli ile tedavi edilirler.
Kalça Çıkıklığı
Doğuştan Kalça Çıkıklığı Nedir?
Ciddi fakat önlenebilir ve tedavisi mümkün olan bir rahatsızlık olmasına karşın erken teşhiş oldukça önemlidir. Doğuştan kalça çıkıklığı, kalça kemiğindeki topun yuvasından çıkması ile ortaya çıkmaktadır. Doğuştan kalça çıkıklığına neden olan faktörlerden biri de anne hormonlarının kalça kemiğinde gevşeklik yapması, genetik etkenler, sezaryen doğum ve bebeğin anne karnındaki pozisyonu etkili olmaktadır.
Tam Çıkık Kalça: Kalça kemiğindeki top, tamamen yuvanın içinden çıkmış durumdadır. Uygulanan bacak hareketleri ile çıkık yerine gelir. Bu uygulama bacağın bükülüp dışa doğru yatırılmasıyla olur.
Yarı Çıkık Kalça: Kalça kemiğindeki top yuvanın içindedir. Ancak yalnızca bir bölümünün dışa ve yukarı doğru bir pozisyonda olmasıdır.
Çıkabilir Kalça: Yarı çıkık kalça da olduğu gibi kalça kemiğindeki top yuvanın içerisindedir. Ancak çaşitli hareketlerin uygulanması ile kolayca yerinden çıkmaktadır.
Kalça Çıkıklığı Belirtileri
Kalça çıkıklığı belirtileri genellikle doktor muayenesi sırasında kolaylıkla farkedilebilir. Yenidoğan bebekler tıpkı anne karnındaki gibi dizler bükük bir şekilde dururlar. Ancak yenidoğan bebeklerin bacaklarını rahatça düz bir pozisyonda tutmaları teşhisi kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda iki bacak arasındaki farklılık, bacakların esneklik durumunun birbirinden farklı olması ve hareket kısıtlılığı gibi durumlar teşhiste belirleyici bir rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra yeni yürümeye başlayan bebeğin sendelemesi gibi durumlar kalça çıkıklığı belirtilerindendir.
Yenidoğan her bebek mutlaka bir uzman tarafından muayene edilmelidir. Muayene eden doktor herhangi bir şüphe ve problem durumunda ortopedi doktoruna yönlendirebilir. Aynı zamanda 4 yaşından büyük çocukların muayenesinde röntgen film çekilmektedir.
Doğuştan Kalça Çıkıklığı Tedavisi
Kalça çıkıklığının tedavisinde sıkça kullanılan yöntemlerden biri de “Pavlik Bandajı” veya “Frejka Yastığı” dır. Bu bandaj ile bebeğin bacaklarının birbirinden ayrılmasıyla birlikte karnına doğru çekilmesi sağlanır. Böylece kalça kemiğindeki topun yuvasına oturması amaçlanır. Tedavi sürecindeki ilerlemeye bağlı olarak gece ve gündüz kullanılan bandaj tedavisi yaklaşık 2-3 ay kadar devam etmektedir. Ancak bandaj tedavisinden istenilen sonucun alınamaması durumunda alçı tedavisi veya bacakların askıya alınması gibi uygulamalar söz konusu olabilir. Kalça çıkıklığının bir diğer tedavi yöntemi ise ameliyattır. Yapılan muayaneler sonucunda 18 aydan büyük bebeklerde ameliyat ile tedaviye karar verilebilir.
Ewing Sarkomu
Ewing Sarkomu Nedir?
Ewing sarkomu, kemiklerde veya kemiklerin etrafındaki yumuşak dokuda ortaya çıkan nadir bir kanser türüdür. Bu kanser genellikle pelvis, bacak veya kol kemiklerinde başlar, ancak herhangi bir kemikte de ortaya çıkabilir.
Daha az sıklıkla kolların, bacakların, karnın veya diğer yerlerin yumuşak dokularında da başlayabilir.
Ewing sarkom tedavisinde son zamanlarda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Tedavinin tamamlanmasından sonra, insanların yoğun kemoterapi ve radyasyon tedavisinin potansiyel etkileri için ömür boyu takip edilmesi gerekir.
Gençlerde ve genç erişkinlerde daha sık görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir.
Ewing Sarkomu Teşhisi
Tipik olarak, işaret ve belirtiler ebeveynleri çocuklarına tıbbi yardım aramaya yönlendirir. Bazen Ewing sarkomu, bir burkulma veya bir spor yaralanması olduğu düşünülerek tedaviye getirildiğinde ortaya çıkar. Genellikle röntgende şüpheli bir alan görünür. Daha sonra doktor, alanı değerlendirmek için bir veya daha fazla ek görüntüleme testleri önerebilir:
- Bilgisayarlı tomografi (BT)
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI)
- Pozitron emisyon tomografisi (PET)
- Kemik taraması
- Biyopsi
Doktor, laboratuar testinde tümörden alınan bir doku örneğini (biyopsi) çıkarmak için bir prosedür önerebilir. Test, dokunun kanserli olup olmadığını ve eğer öyleyse, ne tür bir kanser olduğunun anlaşılmasını sağlar. Test, doktorun kanserin ne kadar agresif olabildiğini anlamasına yardımcı olan kanserin evresini de ortaya çıkarır.
Ewing sarkomunu teşhis etmek için kullanılan biyopsi prosedürleri:
İğne Biyopsisi
Doktor deriye ince bir iğne yerleştirir ve tümöre kılavuzluk eder. İğne, tümörden küçük bir doku parçası çıkartmak için kullanılır.
Cerrahi Biyopsi
Doktor deriye bir kesi yapar ve tüm tümörü (eksizyonel biyopsi) veya tümörün bir kısmını (insizyonel biyopsi) çıkarır.
Gerekli biyopsi türünün belirlenmesi ve bunun nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği, tıbbi ekip tarafından dikkatli bir planlama yapılarak belirlenir. Doktorunuzdan biyopsi öncesinde Ewing sarkomunun tedavisi konusunda geniş deneyime sahip bir uzman ekibine danışmasını isteyebilirsiniz.
Tanıdan sonra, kanserin evresinin (aşamasının) belirlenmesi gerekir . Lokalize Ewing sarkomu kökeninin veya yakın dokuların ötesine yayılmamıştır. Metastatik Ewing sarkomu ise vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır. Kanser evresi tedavi seçeneklerini yönlendirir.
Ewing Sarkomu Tedavisi
Yıllar geçtikçe, Ewing sarkomunun tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
Ewing Sarkomunda Kemoterapi
Kanser hücrelerini öldürmek için ilaç kullanan kemoterapi, tedavi seçeneklerinin önceliğidir. Doktorlar, Ewing sarkom tümörlerini küçültmek ve çıkarılmasını kolaylaştırmak için ameliyat öncesi kemoterapiyi önermektedir.
Ewing Sarkomunda Cerrahi Operasyon
Ameliyatın amacı kanserli hücreleri çıkarmaktır, ancak cerrahlar ayrıca işlevi sürdürmek ve sakatlığı en aza indirgemek için bir takım operasyonlar yürütürler. Ewing sarkomunun ameliyatı, kemiğin küçük bir kısmının çıkarılmasını veya tüm uzuvların çıkarılmasını içerebilir. Uzuvları koruma olasılığı tümörün boyutu, yeri ve kemoterapiye cevabı gibi çeşitli faktörlere bağlıdır.
Ewing Sarkomunda Radyasyon Tedavisi
Radyasyon tedavisi, kanser hücrelerini öldürmek için X-ışınları ve protonlar gibi yüksek enerjili ışınlar kullanır. Kalan kanser hücrelerini öldürmek için ameliyattan sonra kullanılabilir. Radyasyon tedavisi, sarkomun, ameliyatın mümkün olmadığı veya kabul edilemez fonksiyonel sonuçlarla (bağırsak veya mesane fonksiyonu kaybı gibi) vücudun bir bölümünde yer alıyorsa, cerrahi operasyon yerine da kullanılabilir. Radyasyon tedavisi ayrıca Ewing sarkomunun neden olduğu ağrıyı azaltmak için de kullanılır.
Kondrosarkom
Kondrosarkom Nedir?
Kondrosarkom nadir bir tür kemik kanseridir. Kıkırdak hücrelerinden gelişir ve sarkomlar olarak adlandırılan kanserlerin bir kategorisidir. Kıkırdak dokusu büyüme sürecinde çok önemli bir rol oynayan özel bir dokudur ve çoğu kemik kıkırdak dokusundan gelişmektedir. Bu tümör genellikle yavaş büyümektedir ve kemik içinde ya da yüzeyi üzerinde büyümektedir.
Kondrosarkom birincil ve ikincil tümörler olarak kategorize edilebilir. Birincil kondrosarkom kıkırdak hücrelerinden gelişir, ikincil tip ise önceden varolan iyi huylu kıkırdak tümörlerinden gelişir. Bu hastalık genellikle 50-70 arası orta yaşlı ve yaşlı kişilerde ortaya çıkar ve erkeklerde daha yaygın olarak görülür.
Kondrosarkomun Nedenleri ve Risk Faktörleri:
Bu kemik kanserinin kesin nedeni bilinmemektedir, ancak genetik ya da kromozomal faktörlere bağlı olabilir. Kondrosarkom bulaşıcı değildir.
Bu hastalığın risk faktörlerini bilmek, tümörü izlemenize ve uygun tedaviyi almanıza yardımcı olabilir. Kondrosarkom çoğunlukla normal sağlıklı kıkırdak hücrelerinden gelişir ama aynı zamanda önceden var olan bir kıkırdak tümöründen de ortaya çıkabilir. İşte kondrosarkomun gelişebileceği bazı iyi huylu tümörlerin bir listesi!
Enkondrom:
Genellikle ellerde görülen kıkırdak hücrelerinden gelişen iyi huylu bir kemik tümörüdür.
Osteokondrom:
Kıkırdak ve kemik doku birlikte fazla gelişmektedir ve genellikle uzun bir kemiğin sonundan gelişmektedir.
Ollier Hastalığı:
Elleri etkileyen bir grup enkondromdur.
Maffucci Sendromu:
Maffucci sendromu, yüksek kanserleşme oranı ile ilişkili bir genetik bozukluktur. Erkek ve kadınların her ikisini de etkiler ve kemik deformiteleri, kıkırdak büyütmeler ile karakterizedir.
Kondrosarkomun Belirtileri:
Kondrosarkomun belirtileri tümörün büyüklüğüne ve konumuna bağlı olarak, kişiden kişiye değişebilir. En sık görülen semptomları şunlardır:
- Kemik üzerinde şişlik, eklemlerde şişlik ve etkilenen bölgelerde hassasiyet ve normal hareketlerde ağrı
- Etkilenen bölgede kemiklerin zayıflaması ya da kırılması
- Geceleri kötüleşen ve anti-enflamatuar ilaçlar ile rahatlayan ağrı
- Ağrı dinlenmekle rahatlamaz.
- Tümör ciğerlere yayılırsa nefes kesilmesi yada kanlı öksürüğe neden olabilir.
- Ağrı yavaş yavaş kötüleşir ve yıllarca sürebilir.
Kondrosarkom Teşhisi:
Kondrosarkom gerekli testler ve röntgenler yardımı ile tanı alabilir. Ayrıca şişlik ya da hassasiyet varlığını kontrol etmek için kemiklerin fizik muayenesini içerir. Bu testlerin haricinde doktor tarafından genetik geçmişinin incelemesi yapılmalıdır. Bu tümörün teşhisi için yapılabilecek testler aşağıda verilmiştir.
Biyopsi:
Kişinin etkilenen kemiğinden alınan tümör örneğinin incelendiği bir tanısal testtir. Bu örnek, tümör ya da mevcut olabilecek herhangi anormal hücrelerin türünü belirlemek için mikroskop altında incelenir.
Röntgen:
Elektromanyetik radyasyon kullanan iç dokuları, kemikleri ve kıkırdakları görüntülemek için kullanılan bir tanısal testtir.
Bilgisayarlı Tomografi:
Röntgenden daha açık şekilde iç organları,kemikleri ve kıkırdak dokuları gösteren bir yöntemdir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR):
Organlar, kemikler ve yapıların iç görüntülerini üretmek için manyetik dalgaları kullanan bir testtir.
Kondrosarkom Tedavisi:
Uygulanacak tedavinin çeşidi tümörün saldırganlığına, kanserin yerine, boyutuna ve derecesine göre değişmektedir. Esas tedavi tümörün çıkartılmasıdır. Ayrıca doktor tarafından hastanın yaşı, önceki hastalık geçmişi ve tıbbi öyküsüne göre de karar verilecektir.
Cerrahi:
Bu kanser türü genellikle radyasyon ve kemoterapiye tepki vermediği için cerrahi bu kanser türünün tedavisinin ana şeklidir.
Fizik Tedavi:
Fizik tedavi etkilenen alanın iyileşmesine ve ameliyat sonrası gücünü geri kazanmasına yardımcı olmaktadır.
Radyasyon Tedavisi:
Bu tedavide, yüksek güçlü X-ışınları kanser hücrelerini işaretlemek ve yok etmek için kullanılır. Kanserin diğer organlara yayılma riskini azaltır. Genellikle ameliyat sonrası gerçekleştirilir.
Kemoterapi:
Kemoterapide vücuttaki kanser hücrelerini yok etmek için anti-kanser ilaçları kullanır. Kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılmış olması durumunda bu tedavi gerekli olabilir.
Tümörler yineleyebilir bu nedenle hastanın düzenli olarak doktor kontrollerine gelmesi çok önemlidir. İyileşme süresi kişiden kişiye değişebilir ve bu süreçte aile ve arkadaşlardan gelen duygusal destek oldukça gereklidir.
Fibröz Displazi
Fibröz Displazi Nedir?
Fibröz displazi, kemikte fibröz doku gelişmesi ile oluşur. Fibröz dokunun kemik içinde gelişerek kemik dokunun yerini alır ve bunun sonucunda fibröz kemik zayıflar. Zayıf kemikte şekil bozukluğu ve kırıklar gelişir.
Fibröz Displazi Hangi Kemikleri Tutar?
Fibroz displazi, vücudun herhangi bir kemiğinde görülebilir. Sıklıkla tutulan kemikler: femur, tibia, pelvis (uyluk) kemikleri, kaburgalar, kafatası, humerusdur.
Fibröz Displazi Belirtileri Nelerdir?
Ağrı, kemik deformiteleri nedeniyle yürüme güçlüğü sık görülen bulgulardır. Kemik kırıkları oluşabilir.
Daha şiddetli fibröz displazi ise şu bulguları taşır:
- Kemik ağrısı, genellikle hafif ila orta derecede ağrı
- Şişme
- Kemik deformitesi
- Özellikle kollarda veya bacaklarda kemik kırıkları
- Bacak kemiklerinin eğriliği
- Fibröz displazi vücuttaki herhangi bir kemiği etkileyebilir.
Fibröz Displazi Tanısı
Tanı için sıklıkla, direk radyografi, Bilgisayarlı Tomografi, MR tetkikleri yapılır. Bunun yanı sıra kemik sintigarafisi de gerekebilir. Tanı için iğne biyopsisi de yapılabilir.
Fibröz Displazi Tedavisi
Hastanın şikayeti, deformitesi yoksa ilk aşamada hastalık sadece takip edilir. Bulgu ve deformite gelişiminde osteoporozda kullanılan bifosfonat grubu ilaçlar kullanılarak kemik kaybı önlenmeye çalışılır. İleri olgularda cerrahi tedavi ile fibröz displazi lezyonu çıkarılır ve yerine kemik greftleri koyulur.
Ancak en sık etkilenen kemikler şunlardır:
- Kafatası
- Uyluk kemiği (femur)
- Kaval kemiği (tibia)
- Üst kol kemiği (humerus)
- Kaburga
- Pelvis
Paget Hastalığı
Paget Hastalığı Neden Olur?
Paget hastalığının kesin nedeni bilinmemektedir. Ancak hem genetik hem de çevresel etkenlerin tetiklemesi ile ortaya çıktığı düşünülüyor.
1) Genetik Etkenler
Paget hastalığı vakalarının %10-15’i aileden gelen genler tarafından tetikleniyor. Anne, baba veya kardeşlerinden birinde Paget hastalığı bulunan kişilerin Paget hastalığına yakalanma riski yaklaşık sekiz kat fazla.
2) Çevresel Etkenler
Aşağıdaki hastalık ve durumların Paget hastalığını tetikleyebileceği düşünülüyor:
- Kızamık
- Gençlik hastalığı (köpek hastalığı)
- Solunum sinsisyal virüsü (RSV)
- Kırsal yaşam tarzı
- Gıdasızlık
- Raşitizm
Paget Hastalığı Tedavisi
1) Yakın İzlem
Birçok Paget hastalığı vakası herhangi bir tedavi gerektirmez. Teşhis konulmuş olmasına rağmen herhangi bir belirti görülmüyorsa, düzenli kan testleri ile hastalığın seyri takip edilecek ve gerek görüldüğünde müdahale edilecektir.
2) Kemik Gelişiminin Düzenlenmesi
Aşağıdaki ilaç tedavileri kullanılarak kemik gelişimi teşvik edilebilir ve düzenlenebilir:
Bifosfonatlar: İlk tedavi seçeneğidir. Kemik yıkımı yapan hücreleri kontrol altında tutar. Bu sayede kemik yenilenme sürecinin normale dönmesi beklenir. Genellikle iki ay boyunca günde bir tablet halinde tüketilmesi önerilir. Pamidronat şırıngaları da önerilebilir.
Zoledronik Asit: Risedronat ve pamidronata alternatif olarak kullanılan yeni bir bifosfonattır. Şırınga halinde kullanılır. Etkisi uzun sürelidir. Her iki yılda sadece bir şırınga bile yeterli olabilir.
Kalsitonin: Kandaki kalsiyum seviyeniz düşükse, bifosfonat kullanımı tehlikeli olabilir; çünkü daha da düşürme riski vardır. Bu vakalarda kemik yıkımını önleyen yapay kalsitonin hormonu gerekli olabilir.
Ağrı Kesiciler: Kemik ağrısı söz konusu olursa parasetamol veya ibuprofen ilaçlar önerilebilir. Bu ilaçların yetersiz kaldığı vakalarda doktorlar tarafından daha güçlü ağrı kesiciler önerilecektir.
3) Gıda Takviyeleri
Kalsiyum, kemik gelişimi için çok önemli bir bileşendir. Çoğu Paget hastasına düzenli olarak kalsiyum takviyesi alması önerilir. Paget hastalığında kullanılan bazı ilaçların kandaki kalsiyum seviyesini düşürme riski vardır. Bu durum kalsiyum takviyelerini daha da önemli hale getirmektedir.
4) Fizik Tedavi
Paget hastalığından etkilenen kemikleri üzerindeki baskının hafiflemesi için bazı medikal ürünler tavsiye edilebilir:
- Baston vb. yürüme destekleri
- Ayakkabı astarı olarak kullanılan ortotikler
- Omurga korseleri
Bazı terapistlerce aşağıdaki tedaviler de uygulanabilir:
- Sinir sistemini teşvik edecek elektrik dalgaları (enerji tabanlı terapi)
- Kas gücünü artıracak egzersizler
- Hareket açıklığının korunmasını sağlayacak eklem terapileri
5) Cerrahi Müdahale
Cerrahi müdahale, kemik kırılması gibi ciddi problemlerde gerekli olabilir. Şiddetli kemik erimesi vakalarında eklem onarma veya değiştirme ameliyatı uygulanması gerekebilir. Bazen de deforme olmuş kemiğin düzleştirilmesi için ostektomi (kemik kesimi) gerekli olabilir.