Gastrit

Mide Hastalıkları – Nedenleri ve Tedavisi

Bu gastrit ile sonuçlanır. Gastrit genellikle karın ağrısı, mide bulantısı ve mide ekşimesi gibi semptomlarla kendini gösterir. Ciddi bir hastalık değildir ve doğru beslenme ve ilaç tedavisi ile kolaylıkla tedavi edilebilir.

Gastrite ne sebep olur?

Gastritin en yaygın nedeni Helicobacter pylori adı verilen bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardır. Gastritin diğer nedenleri şunlardır:

  • Sigara içmek
  • Aşırı alkol tüketimi
  • Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar olarak bilinen aspirin, ibuprofen gibi ilaçların uzun süreli kullanımı
  • Fiziksel stres: Bir kişinin ciddi bir hastalığı, büyük operasyonları, ciddi yaralanmaları ve yanıkları vardır.
  • Zihinsel stres
  • Çeşitli bakteri, virüs veya mantar enfeksiyonları
  • Yiyecek alerjisi
  • Radyasyon tedavisi
  • İlerlemiş yaş
  • Gıda zehirlenmesi
  • Bağışıklık sistemi vücut hücrelerine saldırır: Bu durumda hastalığa otoimmün veya A tipi gastrit denir.

Gastritin Belirtileri Nelerdir?

Gastrit belirtileri her hastada farklı şekilde ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda herhangi bir semptom olmayabilir. Akut ve kronik gastrit belirtileri farklıdır.

Akut Gastrit Belirtileri

Ani karın ağrısı, akut gastrit için tipiktir. Bölgeye el baskısı ile ağrı artar. Akut gastritin diğer semptomları arasında;

  • Sırt ağrısı
  • Bulantı kusma
  • İştah kaybı
  • Sürekli geğirme
  • Karında dolgunluk hissi
  • Şişkinlik
  • Kanlı veya kahve telvesi kusması
  • Dışkıda kan veya siyah dışkı
  • Mide ekşimesi aşağıdaki gibi sıralanabilir.

Kronik Gastrit Belirtileri

Kronik gastritli hastaların çoğu uzun süre herhangi bir semptom hissetmezler. Bazı hastalarda şişkinlik, dolgunluk ve geğirme gibi hafif semptomlar vardır. Ancak tedavi edilmezse; mide ülseri, duodenum ülseri veya mide kanseri.

Antral Gastrit Nedir?

Gastrit, midedeki lokalizasyona göre;

  • Pangastrit
  • Antral gastrit
  • Korpus gastrit olarak sınıflandırılır.

Antrum adı verilen midenin çıkışından hemen önceki bölümde görülen gastrit, antral gastrit olarak adlandırılır. Antral gastrit, akut veya kronik formda ortaya çıkabilir ve semptomları buna göre şekillenir. Gastritin en yaygın şeklidir ve tüm gastritlerin %80’i bu tipte görülür. Antral gastrit genellikle Helicobacter pylori’den kaynaklanır.

Kronik Gastrit Nedir?

Mide zarının sıklıkla tekrarlayan veya uzun süreli inflamatuar durumuna kronik gastrit denir. Kronik gastrit genellikle asemptomatiktir veya yemeklerden sonra geğirme veya şişkinlik gibi semptomlarla hafif rahatsızlığa neden olur. Kronik gastrit farklı nedenlerle ortaya çıkar ve nedenlerine göre A, B veya C tipi olarak sınıflandırılır:

  • A Tipi Gastrit (Otoimmün gastrit): Vücudun bağışıklık sisteminin mide mukoza hücrelerine saldırması sonucu oluşan bir kronik gastrit türüdür.
  • B Tipi Gastrit (Bakteriyel gastrit): Bakteriyel enfeksiyonların neden olduğu kronik gastrit türüdür. Bu gastrit grubunun çoğundan Helicobacter Pylori sorumludur.
  • C Tipi  Gastrit: Kimyasal veya toksik madde tahrişinden kaynaklanır. Genellikle uzun süreli ilaç kullanımına bağlı olarak gelişir. C tipi gastrit için diğer tetikleyiciler arasında aşırı alkol tüketimi veya nadiren safra reflüsü bulunur. Biliyer reflü, safra sıvısının duodenumdan mideye kaçması durumudur.

Gastrit Nasıl Teşhis Edilir?

Tanı için öncelikle hastadan ayrıntılı öykü alınır. Hastanın şikayetleri, tıbbi geçmişi, kullandığı ilaçlar, beslenme alışkanlıkları, alkol ve sigara kullanımı ayrıntılı olarak sorgulanır.

Daha sonra fizik muayene yapılır. Fizik muayene, artan ağrı belirtileri için karın ağrısını inceler. Daha sonra üst karın ultrasonografi ile incelenir.

X-ışınları sadece midede delinme şüphesi varsa alınır. Kesin tanı için endoskopi yapılmalıdır. Endoskopi, ucunda ışıklı kamera bulunan tüp şeklinde bir cihazla ağızdan girilerek midenin incelenmesiyle yapılır. Endoskopi sırasında gerekirse mideden doku örnekleri alınır.

Vücuttaki iltihabı ve patojenleri tespit etmek için kan testleri yapılabilir. Örneğin, otoimmün gastrit varsa, kanda mide hücrelerinin bileşenlerine karşı antikorlar tespit edilebilir. Dışkı muayenesi de yapılabilir. Gastrite bağlı kanamalarda dışkıda kan tespit edilir.

Gastrit Nasıl Tedavi Edilir?

Gastrit genellikle herhangi bir ilaca ihtiyaç duymadan alışkanlık değişiklikleri ve beslenme önlemleri ile tedavi edilebilir. Bu değişiklikler yeterli olmadığında tedavide çeşitli ilaçlar kullanılır.

  • Gastrit tedavisinde ilk adım mide zarını tahriş eden her şeyden uzak durmaktır. Bu nedenle kahve, alkol ve sigara bırakılmalıdır.
  • Semptomlar şiddetliyse, bir veya iki gün yemek yememek faydalı olabilir. Kural olarak, gastrit alevlenme dönemlerinde iştahsızlık meydana gelir.
  • Semptomlar biraz daha hafifse, hafif sindirilebilir hafif yiyecekler küçük öğünler halinde tüketilmelidir.
    Stresin tetiklediği gastrit vakalarında meditasyon veya progresif kas gevşetme teknikleri gibi gevşeme yöntemleri yardımcı olabilir.
  • Gastrit tedavisinde gastrik asit baskılayıcı antasitler, proton pompa inhibitörleri, H2 reseptör blokerleri kullanılmaktadır.

Helicobacter pylori ve diğer bakteri durumlarında antibiyotik tedavisine başlanır. Kronik otoimmün gastrit genellikle B12 vitamini eksikliği ile ilişkilidir. Bu nedenle otoimmün gastrit tedavisinde B12 vitamini enjeksiyonları da kullanılmaktadır.

Gastrit Diyeti

Diyet gastrit tedavisinin önemli bir parçasıdır. Gastrit diyetinde Helicobacter pylori bakterisini tüketen gıdaların düzenli olarak tüketilmesi önerilir. Bu amaçla ev yapımı yoğurt, lahana turşusu, tarhana gibi probiyotikler tüketilebilir. Sarımsak, brokoli içeriğindeki maddeler ile geniş spektrumlu antibakteriyel özelliklere sahiptir ve Helicobacter pylori üzerinde öldürücü etkiye sahiptir.

Ayrıca araştırmalar zencefil, elma sirkesi, zerdeçal, kekik kızılcık suyu, ananas, yeşil çay, havuç ve pancar suyunun hem gastriti iyileştirdiğini hem de mide bulantısı, mide ağrısı, yanma, şişkinlik ve mide ekşimesi gibi semptomları hafiflettiğini bulmuştur.

Hangi yiyecekler gastrit için iyi ve iyi değil?

Gastrite iyi gelen yiyecekler ve içecekler arasında;
  • Taze meyve ve sebzeler
  • Elma, yulaf ezmesi, brokoli, havuç ve fasulye gibi yüksek lifli gıdalar
  • Tam tahıllar
  • Hindistancevizi yağı
  • Balık, tavuk ve hindi göğsü gibi az yağlı yiyecekler
  • Tarhana, ev yapımı yoğurt, lahana turşusu gibi probiyotikler mevcuttur.

Gastriti tetikleyen yiyecek ve içeceklerden bazıları;

  • Çikolata
  • Kahve
  • Alkol
  • Domates gibi asitli yiyecekler
  • Her türlü işlenmiş gıda
  • Yüksek yağ ve şeker içeren yiyecek ve içecekler
  • kızarmış yiyecekler
  • Yapay tatlandırıcılar içeren yiyecek ve içecekler
  • Aşırı baharatlı yiyecekler
  • Dondurulmuş gıdalar

Duodenit Nedir? Duodenitin Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Duodenit Nedir?

Duodenit veya duodenum olarak da bilinen duodenum iltihabı, ince bağırsak iltihabının başlangıcıdır. Duodenum iltihabı karın ağrısı, kanama ve diğer gastrointestinal semptomlara neden olabilir.

Duodenitin en yaygın nedeni, Helicobacter pylori (H pylori) adı verilen bir bakteri türü ile ilişkili mide enfeksiyonudur. Bu organizma normalde hassas duodenal astarı asidik mide içeriğinden koruyan mukus bariyerini bozar. Bu bariyerin kaybı kronik inflamasyona ve duodenal ülsere neden olur.

Birçok kişiye genç yaşta H pylori bulaşır, ancak semptomlar yetişkin yaşına kadar ortaya çıkmaz. Bazı insanlarda H pylori enfeksiyonu duodenite neden olur; tedavi edilmezse duodenumun ülserasyonuna neden olabilir. Alkol veya tütün gibi nonsteroid antiinflamatuar ilaçların (NSAID’ler) ciddi ve uzun süreli kullanımı da duodenite yol açabilir. Daha az yaygın olarak, Crohn hastalığı duodenite neden olabilir.

Akut duodenit, semptomlar aniden ortaya çıkarsa ve kısa bir süre rahatsız edici hale gelirse, aylar hatta yıllar boyunca ortaya çıkarsa kronik duodenit olarak adlandırılır.

Duodenit Belirtileri

Duodenitin belirti ve semptomları sabit veya sporadik olabilir ve hastalığın seyri kişiden kişiye değişir. Sebep H pylori ise, enfeksiyon tedavi edilene kadar belirtileriniz devam edecektir. Duodenitli bazı kişilerde herhangi bir semptom görülmezken, diğerlerinde kusma ile birlikte veya kusma olmadan yanma ağrısı veya bulantı olabilir.

Duodenit’in Nedenleri

Duodenite genellikle Helicobacter pylori (H pylori) adı verilen bakteriler neden olur. Aşağıdakiler de duodenite neden olabilir:

  • Bakteriyel, fungal veya viral bir enfeksiyon
  • Şiddetli hastalık veya stres
  • NSAID’ler, aspirin veya steroid ilaçları
  • Tütün ürünleri veya alkol kullanımı
  • Crohn hastalığı
  • Kanser tedavisi için radyasyon
  • Mide veya ince bağırsakta yaralanma
  • Düğme hücre gibi yuttuğunuz zehirli bir nesne

Duodenit Tedavisi

H pylori ile ilişkili duodenit durumunda, enfeksiyon antibiyotiklerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. H pylori ile ilişkili olmayan duodenitte mide asiditesini azaltan ilaçlar etkili bir tedavi olabilir. Ellerinizi sabun ve suyla yıkamak gibi yaygın hijyen uygulamalarını izleyerek H pylori enfeksiyonu riskinizi azaltabilirsiniz.

Alkol tüketimini sınırlamak ve nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) kullanımınızı sınırlamak gibi yaşam tarzı değişiklikleri, H pilori ile ilişkili olmayan duodenit riskinizi azaltabilir.

Şiddetli karın ağrısı, kanlı veya siyah katranlı dışkı veya kanlı veya siyah kusma gibi şiddetli semptomlar için derhal tıbbi yardım alın.

Reflü Nedir? Belirtileri ve Tedavisi Nelerdir?

Birçok insanda yemekten sonra hazımsızlık, yemek borusunda ekşime ve yanma belirtileri görülür. Bu rahatsız edici durum yemek borusundan ve hatta ağızdan gelen yiyecek ve mide asidi ile kendini gösterir. Bu durum bazı kişilerde geçicidir ve belirli bir zamanda ortadan kalkar.

Bununla birlikte, bazı insanlarda oldukça rahatsız edici, sıklıkla ortaya çıkan ve oldukça acı verici hale gelir. Bu hastalığa “gastroözofageal reflü” adı verildi. Çok yaygın bir hastalıktır (%15-20). Kadınlarda daha sık görülmekle birlikte, erkeklerde ciddi özofagus hasarı daha sık görülür. Yaşlılarda ve çocuklarda ciddi durumlara neden olabilir.

Reflü Belirtileri

En sık görülen semptom mide ekşimesidir. Bazı insanlar bu yanmayı midelerinde, boyunlarında, omuzlarında ve hatta sırtlarında ve kollarında hissedebilir. Bazen kalp ağrısından ayırt edilemez. Bu nedenle genellikle bir doktora başvururlar.

Göğüs ağrısı nedeniyle koroner anjiyografisi negatif olan hastaların %50’sinde reflü özofajit saptandı. Özofajitte ağrı genellikle akut başlangıçlıdır ve saatlerce sürer, uykudan uyanır, antasitler ve yiyeceklerle ilişkilidir, yiyecek ve öğünlerle ilişkilidir, sırt üstü yatarken ve öne eğilirken hissedilir, vakaların %50’sinde eşlik eder. genellikle efor veya sternum ile ilgisi olmayan piroz, yetersizlik ve disfaji gibi semptomlarla. sırt bölgesinde hissedilir, yayılmaz.

Acıya ek olarak, ekşi su “yetersizliğin” bir başka yaygın belirtisidir. Boğazda ve ağızda kötü bir tat bırakır, genellikle yemeklerden sonra nadiren yemek sırasında ortaya çıkar. Semptomlar genellikle yatarken ve uyurken ortaya çıkar. Diğer semptomlar karın şişliği, geğirme, hıçkırık, gıdıklama, kronik öksürük, ağız kokusu, ses kısıklığı, ses tellerinde nodüller ve astım ataklarını içerir.

Reflü Tedavisi

Reflü hastalığı, teşhis konulduktan sonra önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalıktır. Yemekle birlikte midede öğütme işlemi için asit salgısı başlar. Yemeğin sonunda salgılanan bu asidin bir kısmı mideden taşar ve yemek borusunu tahriş eder. Biz buna geri akış taşması diyoruz. Reflü asidi yemek borusunda geçici ve kalıcı hasara neden olabilir. Bu tahriş sonucu mide ekşimesi yanığı ağrı ve yemek borusunun zarar görmesi için Öz özofajit ada tanımlarını kullanıyoruz.

Mide yüzeyi aside alışıktır ve asidin yıkıcı etkisini ortadan kaldıracak mekanizmalara sahiptir. Ancak yemek borusunda aside karşı böyle bir koruyucu mekanizma yoktur. Normalde mide ile yemek borusu arasında “alt yemek borusu sfinkteri” dediğimiz kapı görevi gören bir mekanizma vardır.

Bu kapı, yutulan ısırıkların yemek borusundan mideye geçmesine izin verir ancak mide içeriğinin geri kaçmasını engelleyen bir mekanizma ile çalışır. Bu kapıdaki gevşemeler veya rahatsızlıklar (mide fıtığı-hiatal herni) reflü hastalığının nedenidir.

Mide basıncının arttığı durumlarda (çok yemek yemek, yemeklerden sonra vb.) reflü sıklığı daha fazladır.

Hangi Hastalara Reflü Ameliyatı Gerekir?

  • Yaş (hasta ne kadar gençse ameliyat o kadar önceliklidir).
  • Şiddet, sıklık, şikayetlerin türü
  • Yemek borusuna verilen hasarın şiddeti
  • İlaç tedavisine rağmen hastalığın tekrarlama oranı
  • Reflü ile birlikte mide fıtığı (Hiatal Fıtık) durumunda hasta ameliyatla tedavi edilir.

Reflü Ameliyatı ile neler düzeltilir?

Günümüzde reflü hastalığının tedavisinde laparoskopik cerrahinin avantajlarından yararlanmaktayız.

Bozulmuş alt özofagus sfinkterinin yemek borusu ile yemek borusu arasındaki kapıyı yeniden oluşturmayı amaçlayan laparoskopik fundoplikasyon ameliyatları tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Cerrahi, en son teknik gelişmeler kullanılarak yapılan laparoskopik bir işlemdir.

Hastanın ertesi gün ağızdan beslenebildiği ve aynı gün veya ertesi gün eve gönderilebildiği ve 7 gün içinde çalışabileceği bir işlemdir. Laparoskopik cerrahinin tüm avantajlarından (daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış süresi ve ameliyat sonrası risk olmaması gibi) yararlanılır.

Böylece yıllarca ve her gün ilaç alımının ortadan kaldırılması, yemek borusundaki iltihabi olayların gerilemesi ve bunlara bağlı kanser risklerinin ortadan kaldırılması hastanın daha kaliteli bir yaşam sürmesini sağlar. Deneyimli cerrahlar tarafından gerçekleştirilen bu laparoskopik fundoplikasyon işlemlerinin yan etkileri minimum düzeydedir ve başarı oranı %95-100 arasındadır.

Gastroenteroloji ve cerrahların ortak değerlendirmesi sonucu uygun hasta seçimi ile önerilen bir operasyondur.

Reflü (GER) belirtileri nelerdir?

Gastroözofageal Reflü’nün (GÖR) en önemli belirtisi göğüste yukarı doğru yanmadır. Yanma midede, boğazda veya boyunda hissedilebilir. Özellikle alkol, turşu, çikolata, ekşi, acı ve baharatlı yiyecekler yanmayı şiddetlendiren yiyecekler arasındadır. Bir diğer önemli semptom, mide bulantısı olmadan mide sıvısının istemsiz yutulmasıdır. Bu özellik kusmadan farklıdır.

Haftada bir veya birkaç kez göğüste yanma ve ağıza acı-ekşi su gelmesi hastalığın teşhisi için yeterlidir. Bu iki önemli semptom dışında.

Diğer organların tahrişine bağlı reflü semptomları da GÖR tanısında önemlidir.

  • Kalıcı öksürük
  • Ses kısıklığı
  • Ses tellerinde polip veya nodül
  • Tedavi edilmemiş larenjit ve farenjit gibi boğaz enfeksiyonları
  • Boğazda dolgunluk hissi
  • Sık boğaz temizleme ihtiyacı
  • Astım tedaviye iyi yanıt vermiyor
  • Tekrarlayan pnömoni
  • Uyku sırasında kısa süreli solunum durmalarında altta yatan hastalık olarak reflüden şüphelenilmelidir.

Sürekli boğaz temizleme ihtiyacı, susturma, reflü, sık farenjit veya larenjit olan çoğu insanda ana nedendir. Yine kronik öksürüğü olanların yarısında reflü hastalığı olduğu tespit edilmiştir. Hatta yıllarca öksürüp teşhis koymadan doktora giden hastalar bile var. Astım ve reflü birlikte kişiyi daha da kötüleştirir. Reflü şüphesi olan bazı hastalarda kalp ağrısından ayrılması mümkün olmayan göğüs ağrısı olur. Bu gibi durumlarda ilk kalp muayenesinden sonra reflüden şüphelenmek en iyisidir.

Yutma güçlüğü, ağrılı yutkunma, midede kanama veya kilo kaybı reflü belirtisi olabilir veya tamamen farklı bir hastalığı gösterebilir. Çocuklarda reflü hastalığı basit kusma şeklinde olmakla birlikte özellikle bebeklerde “ani çocuk ölümü” sendromundan sorumlu olabilir. Çocukluk çağındaki postür bozukluğu, büyüme ve gelişme geriliği, kansızlık, zatürre atakları, solunum yolu hastalıkları, yenidoğanlarda boğulma atakları GÖR prezentasyon nedenleri arasındadır. Reflü, çocukluk çağı astımının üçte birinin temelini oluşturur.

Reflü’nün Neden Olduğu Hastalıklar Nelerdir?

  • Çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği
  • Mide sıvısının akciğere kaçmasına bağlı zatürre,
  • Larenjit, farenjit, bronşit, astım gibi solunum yolu hastalıkları,
  • Yemek borusu iltihabı,
  • Peptik stenoz (midenin bir bölümünün daralması),
  • Sindirim sistemi kanaması,
  • Anemi,
  • Özofagus kanserine neden olan Barrett hastalığı Kansere neden olabilir.

Reflü Tedavisi

İki yöntem vardır: ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi. Reflü tedavisinde altta yatan organik bir neden yoksa hastaya antiasidik ilaçlar ve asit nötralize edici ilaçlar verilir.

Mide ile yemek borusu kası arasındaki ameliyatın cerrahi tedavisi kuvvetlendirilir Genellikle mide fıtığı varsa ilaç tedavisi alınamadığında bazen uygulanır. İlacı uzun süre kullanmak istemeyen hastalarda cerrahi tedavi uygunsa ve hastaya uygulanabilir. Hasta cerrahi tedavinin yan etkileri ve komplikasyonları konusunda bilgilendirilmelidir.

Reflü hastalığı kronik bir hastalıktır, zaman zaman şikayetler artabilir, azalabilir, kaybolabilir ve tekrarlayabilir. Bu nedenle reflüyü önlemek için hastanın uyması gereken kurallar vardır.

Reflü Önleme Yolları

  • Yüksek bir yastığa yatın (yatarken üst vücut ve baş yüksek olmalıdır).
  • Çok fazla yemek yemekten kaçının (Aşırı yemek mide basıncını artırır ve reflü olasılığını artırır).
  • Az miktarda sık ve düzenli yemek yiyin.
  • Yemekleri yavaş yiyin ve iyi çiğneyin.
  • Yağı azaltın (patates kızartması, fast food yiyecekleri ve margarinden kaçının. Aşırı yağlı yiyeceklerin midede
  • kalma süresi de yüksektir ve daha fazla mide asidi salınır).
  • Çikolatadan kaçının (Çikolatadaki metilksantin yemek borusundaki kasları gevşeterek platinde gevşemeye neden olur).

Devam et

  • Kahveden kaçının ve daha az çay için (kafeinli veya dikkatsiz kahve reflü olasılığını artırır).
  • Yemek borusunu tahriş eden maddelerden kaçının.
  • Alkol, kola, gazoz gibi asitli içecekler, konserve meyve suları içmeyin.
  • Çok baharatlı yiyeceklerden, turşu ve sirkeden kaçının (Baharatlar reflü şiddetini artırıp mide yanmalarını artırabilir. Bu nedenle baharatlı hazır yiyecekleri sınırlandırın ve yemeklerinizde daha az baharat kullanın.
  • Yemekten hemen sonra yatmayın, en az 1 saat oturun.
  • İçmekten kaçının (Alkol mide asidini artırır).
  • Sigara ve diğer tütün ürünlerinden kaçının (Nikotin yemek borusunun altındaki büzücü maddeyi gevşetir).
  • Kilo almayın (obezite reflü şikayetlerini artırır).
  • Mümkün olduğunca stresten uzak durmaya çalışın.
  • Sıvı tüketimi mide basıncını arttırdığı için öğün aralarında değil öğün aralarında alınız.
  • Özellikle yemekten sonra dar kıyafetler giymemeye çalışın.

Ülser Nedir? Belirtileri ve Tedavileri Nelerdir?

Ülser, mide asidi ve sindirim sıvıları (örneğin pepsin) tarafından mide veya duodenumun (duodenum) tahrip edilmesinin neden olduğu doku kaybıdır. Asit pepsinin etkisi ile doku kaybı daha derine inebilir. Enflamasyon bir yara oluşturur.

Ülser Neden Olur?

En büyük neden, “Helicobacter pylori” adı verilen bir mikro kap ve NSAID’lerin (aspirin, antiromatizmal ilaçlar) düzenli alımıdır. Diğer olası nedenler arasında genetik yatkınlık, her türlü stres, kortizonlu ilaçlar, alkol, sigara, kahve alışkanlığı, çevre kirliliği sayılabilir.

Ülser Hangi yaş aralığında sık görülür?

Toplumumuzda herhangi bir zamanda mevcut ülser hastalarının (yeni veya geçirilmiş) yüzdesi %2-6’dır. Duodenal ülserler mide ülserlerinden daha yaygındır. Duodenal ülser 30-50 yaşları arasında daha sık görülür ve erkeklerde kadınlara göre 2-4 kat daha fazladır. Mide ülseri 60 yaşından sonra daha sık görülür ve kadınlarda daha sık görülür.

Ülser Belirtileri nelerdir?

En sık görülen semptom, üst karın bölgesinde kemiren ve yanma şeklinde bir ağrıdır. Genellikle öğün aralarında ortaya çıkar. Hastayı gece uykusundan uyandırabilir (çoğunlukla oniki parmak bağırsağı ülserinde). Mide asidini ve pastilleri nötralize eden çiğnenebilir bir tablet olan gıda ve antasit ile ağrı birkaç dakikadan birkaç saate kadar giderilir. Sonbahar ve ilkbaharda ağrıların sıklığı artar. Ülser hastalarında daha az görülen semptomlar mide bulantısı, kusma (özellikle ağrı olduğunda, ağrının azalması veya kusmanın kesilmesi çok tipiktir), iştahsızlık ve kilo kaybıdır.

Ülserlerin tehlikeli sonuçları nelerdir?
KANAMA

Ülserler, üst sindirim sistemi kanamasının başlıca nedenidir. Bazen daha önce hiç mide ağrısı yaşamamış kişilerde bile görülebilmektedir. Telve renginde “kahve telvesi” veya “katran rengi” siyah dışkı kusuyorlar. Herhangi bir belirti olmaksızın dışkısının siyah olduğunu fark eden kişiler hemen bir acil sağlık merkezine başvurmalıdır. Soğuk soğuk terlemede kusma ve siyah dışkı öncesi ani halsizlik üst gastrointestinal kanamadan şüphelenilmelidir.

PERFORASYON (Mide delinmesi)

Mevcut ülserin derinliğinin artması ve tüm mide-duodenum tabakalarına nüfuz etmesidir. Mide asidi-pepsin içeriği karın boşluğundan geçtiğinde ani ve şiddetli ağrı oluşur. Karın tahta gibi sertleşir, ağrıdan hareket etmek ve yürümek zorlaşır. Tedavi genellikle cerrahidir.

Oklüzyon

Duodenum ve pilorideki akut ülserler doku ödemine (şişmeye) neden olabilir, bu da uzun süre derin ülserler sonucu skar dokusu oluşumuna neden olur.

Hasta, mide suyunun sürekli salgılanması sonucu yediği ve midede biriken materyali kusar. Kusma bol ve süreklidir.

Hasta yemek yese bile besinler sindirim olmadan organlara geçemez (sindirim – emilim – midede değil on iki parmak bağırsağı ve ince bağırsakta), sürekli kilo kaybı olur. En kısa sürede teşhis konulmalı ve ameliyat edilmelidir.

Ülser Teşhisi Nasıl Yapılır?

Fizik muayene ve ultrason ile ülser herhangi bir belirti göstermez. Ama bize diğer hastalıkları ekarte etme şansı veriyor. Birçok doktor, asit bloke edici bir ilaç reçete eder, bu da 2 haftalık ilaçtan sonra semptomların iyileşmediğini, ülser olmadan (tedaviden tanıya kadar) önerir.

Pratik olarak başka bir teşhis yoktur. Ülser teşhisi için üst sindirim sisteminin radyolojik muayenesi veya üst sindirim sisteminin endoskopisi (özofagogastroduodenoskopi) gereklidir.

Ülser Tedavisi
MİDE – DUODENUM GRAFİĞİ

Baryumun mideden geçişi sırasında midenin anatomik yapısı ve duodenum hattı izlenir.

ENDOSKOPİ (GASTROSKOPİ)

Küçük, hafif, dayanıklı bir tüp ile yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağının doğrudan gözlemlenmesidir. Görülecek organlarda yaklaşık olarak her yerde net bir şekilde gözlemlenebilir. İşlem genellikle hastayı sakinleştirmek için ilaç verilerek gerçekleştirilir. İşlem sırasında patolojik inceleme ve üreaz testi için biyopsi alınabilir. Biyopsi herhangi bir rahatsızlık veya ağrıya neden olmaz.

DİYET

Geçmişte baharatlı, acı, ekşi, turşu, yağlı ve asitli yiyeceklerden kaçınılması gerektiği söylenirken, süt tedavisi yapılırdı. Günümüzde ülserler ve hatta yatmadan önce sütün zararları için özel bir diyet yoktur. Deneyler, özel bir diyetin ülser iyileşmesine katkıda bulunmadığını göstermiştir.

Şu anda kişisel şikayete neden olduğu düşünülen yiyeceklerin kısıtlanması gerektiği söyleniyor. (Örneğin, ülseri olan bir kişi soğana dokunmazsa onu yemekte sakınca yoktur). Ancak ülseri olan hastalar (çok fazla sigara içiyorsa) sigarayı bırakmalıdır.

Sigaranın ülser iyileşmesini geciktirdiği ve sık ülser karışımlarına neden olduğu gösterilmiştir. Genellikle ülseri olan hastalar aspirin veya benzeri romatizma ilaçları almamalıdır. Alkol alımı yüzeysel mukozal direnci bozabilir, bu da gecikmiş gastrit ve ülser iyileşmesine neden olabilir. Akut ülserlerde bunları almamakta fayda var.

İLAÇLAR

Gastroözofageal reflü ve ülser tedavisinde kullanılan ilaçlar H2 reseptör blokerleri (Ranitidin, Famotidin, Nizatidin) ve proton pompa inhibitörleridir (omeprazol, lansoprazol). Mide asitlerini azaltarak semptomları hafifletirler. Ayrıca mide ülserlerinin ülser etkisini ortadan kaldırarak iyileşmesini sağlar. Protein pompa inhibitörleri, asitliği azaltmada H2 reseptör blokerlerinden daha güçlüdür. Ama daha pahalıdırlar. Helicobacter pylori hastalarında, kullanılan antibiyotiklerle kombinasyon halinde protein pompa inhibitörleri Helicobacter pylori’nin eradike edilmesinde etkilidir.

OPERASYON

Birçok ülser ilaçla iyileşir. Kanama, darlık (delinme), ponksiyon oluşur ve tıbbi tedaviye yanıt vermezse acil ameliyat gerekir.

Helikobakter Pilori Nedir?

Helicobacter pylori varlığında birçok ülser oluşur. Duodenal ülserlerde Helicobacter pylori varlığı %100’e yakın daha yüksek bulunmuştur. Helicobacter pylori’li ancak ülseri olmayan kişilerin varlığından dolayı, helicobacter pylori’nin varlığına ek olarak diğer faktörler (örn. kalıtım) göz önünde bulundurulmalıdır. Helicobacter pylori’nin varlığının ülser yapması dışında istemsiz gastrite neden olduğu kesindir. Ayrıca mide kanserine neden olduğu iddia edilmektedir.

Bültenimize kayıt olun

Endişelenmeyin, spam e-postalar göndermeyiz
Turkey Istanbul Medical Logo

Mükemmelliğe kendimizi adadık

Hastalarımıza tedavi için ihtiyaç duydukları bilgileri ve faydalı tıbbi tavsiyeleri veriyoruz ve gerekli işlemleri yürütmede kararlar alıyoruz, Ameliyat olsun ya da olmasın. Sertifikalı doktorlarımız hastalarımıza hizmet vermeye adamıştır.

MON-FRI10:00 – 20:00
Saturday10:00 – 17:00
Sunday12:00 – 17:00

TIM LLC .Licence No: A – 7042
Inonu Mh. Cumhuriyet Cd. No : 105/1 
Şişli / ISTANBUL / TURKEY