Site icon Turkey Istanbul Medical

Burun Hastalıkları

Burun Hastalıkları

Sinüzit

Yüz kemikleri içerisinde hava boşluklarına “sinüs” denir. Sinüslerin iltihaplanmasına ise “sinüzit” adı verilir. Sinüzit, sinüslerin enfeksiyonu veya enflamasyonudur. Soğuk algınlığı veya alerjik bir atak sonucu fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar. Yüzde dolgunluk hissi, baş ağrısı ve burun akıntısı görülür. Yüzde, alında, gözler arasında veya gerisinde, yanaklarda veya üst dişlerde ağrıya yol açabilir.

Sinüzit Tanısı Nasıl Konur?

Sinüzit tanısı için hasta öncelikle fiziki muayeneden geçirilir. Laboratuvar incelemeleri (mukus kültürü), nazal endoskopi, röntgen, alerji testleri, sinüslerin bilgisayarlı tomografisi sinüzit tanısı için yapılan testlerdendir.

Nazal Endoskopi sinüzit için önemli bir tanı aracıdır.

Uzman Doktor Nasıl Bir Tedavi Süreci Önerir?

Tıkanıklığı azaltmak için, hekim burun spreyleri, burun damlaları ya da oral dekonjestanlar reçete edebilir. Antibiyotikler (antibiyotikler viral enfeksiyonlara karşı etkili değildir) sinüslerde bulunan herhangi bir bakteriyal enfeksiyon için reçete edilir. Antihistaminikler alerji tedavisi için tavsiye edilebilir.

Sinüzit Tedavisi

Kronik sinüzitte cerrahi yöntem seçilebilir. Hastanın durumuna göre balon sinoplasti gerçekleştirilebilir. Sinüs cerrahisi sonrası dönemde pansumanlara aksatılmadan gidilmeli, sinüziti tetikleyici sebeplerden uzak durulmalıdır.

Doktorunuzun uygun gördüğü ilaçlarla sinüzit tedavisi etkili olmazsa ve kronikleşen bir rahatsızlık mevcutsa sinüs cerrahisi tavsiye edilebilir.

Sinüzit Tedavisi İçin Yapılan Cerrahi Operasyondan Sonra İyileşme Süresi Nedir?

Basit endoskopik cerrahi prosedürü lokal ya da genel anestezi altında yapılır.

Hasta normal aktivitelerine 4 gün içerisinde döner. Sinüzitin tamamen iyileşmesi ise 4 hafta kadar sürer.

Sinüs Cerrahisinin Başarı Oranı Nedir?

Sinüzit tedavisi için yapılan operasyon sinüslerin doğal yoldan açılmasına olanak sağlar. Kulak burun boğaz uzmanları ve baş boyun cerrahları endoskopik ameliyatı sinüslerin normal fonksiyonuna dönmesinde oldukça başarılı bulmaktadır. Bu prosedür tıkanıklığın açılarak normal mukus akışının olmasını sağlar.

Alerjik Nezle (Alerjik Rinit)

Alerjiye neden olan maddelerin (alerjen) burun mukozasına temas etmesi sonrasında ortaya çıkan ve akıntı, burun ve gözlerde kaşıntı, hapşırma, boğaz kaşıntısı gibi şikayetlere seyreden rahatsızlığa “alerjik nezle” adı verilmektedir. Nedeni havada bulunan ve solunumla buruna giren parçacıklara karşı gelişen anormal reaksiyondur. Alerjik nezle ile eş anlamlı olarak saman nezlesi, yaz gribi ve alerjik rinit (burun iltihabı) terimleri de kullanılmaktadır.

Alerjik Rinit Tanısı Nasıl Konur?

Hekim tarafından detaylı bir anemnez alınır (hastanın yaşı, kullandığı ilaç olup olmadığı, ailede alerji öyküsü olup olmadığı, belirtilerin ortaya çıktığı mevsim, hangi ortamlarda şikayetlerin arttığı gibi).Kulak burun boğaz muayenesi yapılır.

Alerji testleri uygulanır (deri testleri ya da kanda alerjenlerin araştırılması). Deri testleri daha yaygın olarak uygulanmaktadır.

Alerjik Rinit Nasıl Tedavi Edilir?

Alerjik rinit tedavisi, belirtilerin ortadan kaldırılmasına ve hastanın rahatlatılmasına yöneliktir. Tedavi sırasında alerjiye neden olan etkenlerle temasın kesilmesi çok önemlidir. Tedavide uygulanan yöntemler arasında;

Burun Kemiği Eğriliği (Septum Deviasyonu)

Burunda önde kıkırdak, arkada kemikten oluşan bir yapı bulunur. İdeal burun kemiği, yüzün tam ortasındadır ve burnun sağ ile sol boşluğu eşit uzaklıkta ve büyüklüktedir. Burun kemiği eğriliği, bu yapısal görünümün bozulmasıyla oluşur.

Doğum esnasında, kalıtsal veya sonradan sağa, sola kaymalar veya kırılma nedeniyle eğrilik oluşabilir. Düzgün görünen bir burunda da iç kısımlarda görünmeyen kemik eğriliği (deviasyon) bulunabilir. Eğrilik, hafif olabileceği gibi bazı hastalarda tıkanıklık oluşturacak derecede belirginleşebilir.

Septum Deviasyonun (burun kemiği eğriliği) belirtileri nelerdir?

Septum Deviasyonu (burun kemiği eğriliği) Teşhisi Nasıl Yapılır?

Deviasyonu mevcut bir kişi, gece ağız solunumu yapar ve buna bağlı ağız kuruluğu yaşar. Aynı zamanda; genel yorgunluk ve baş ağrıları gibi gündüz belirtileri de vardır. Bir Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları muayenesi gerçekleştirilene kadar, kişinin bu rahatsızlığını fark etmesi yıllarını alabilir.

Muayenesi esnasında, kişinin burnuna bakılarak, ince çubuk şeklinde olan endoskoplarla burun tünelleri değerlendirilir.

Septum Deviasyonu (burun kemiği eğriliği) Ameliyatı Öncesi Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Yapılan muayeneler ve değerlendirmeler neticesinde ameliyat olması kararı verilen kişiye, ameliyatın gerekliliği, faydaları ve olası riskleri hakkında bilgi verilir. Bu operasyon için kişinin kendisinden imzalanması istenilecek formlar olacaktır. Konu ile ilgili yeterli fikir sahibi olan ve kararını ona göre vermiş olan hasta, ameliyat öncesinde zorunlu kılınan bazı tahlillere tabi tutulmaktadır. Bu tahlillerin gerçekleştirilecek operasyon için bir engel taşımadığına karar verilmesini takiben, hasta operasyona alınır.

Septum Deviasyonu (burun kemiği eğriliği) Ameliyatında İyileşme Süreci Nasıldır?

Burun ameliyatı sonrasında iyileşme esnasında; kabuklanma, koyu kıvamlı sıvılara bağlı tıkanıklar gözlemlenebilir. Haftalar geçtikçe, bu sıvılarda gittikçe azalma görülürken, kabuklanma devam edebilir. 5-6 hafta süren bu süreç sonrasında, burundan hava alabilmenin konforu yaşanır. Burnun yeni yapısına uyum göstermesi ise daha uzun sürecektir. Bu süreçte bazı kişiler uykularında ağızdan solunum yapmayı devam ettirebilirler. Bazı kişilerde ise daha önceleri daha açık olan burunların yanlarını daha tıkalı gibi hissedebilirler.

Septum Deviasyonu (burun kemiği eğriliğiAmeliyatı Sonrasında Burnun Şekli Değişir Mi?

Başarılı tamamlanmış bir burun operasyonundan sonra burnun şeklinin değişmesi beklenmez.

Septoplasti (SMR)

Burun boşluğunu ikiye ayıran kıkırdak ve kemik yapının (nazal septum) eğriliğinin düzeltildiği ameliyat Septoplasti (SMR) olarak adlandırılır. Kronik sinüzit, uyku apnesi için yapılan ameliyatlarla birlikte yapılabilir.

Septoplasti Hangi Durumlarda Yapılır?

Burun eğriliğine şu durumlar eşlik ediyorsa septoplasti uygulanır;

Septoplasti Ameliyatı Kaç Yaşında Yapılabilir?

Rinoplasti vb. burun ameliyatlarında olduğu gibi septoplasti ameliyatı için de burun gelişiminin tamamlandığı 17-18 yaşının beklenmesi gerekir. Gelişim tamamlanmadan yapılan ameliyatlardan sonra burun gelişimini sürdüreceği için tekrar eğrilme görülebilir. Eğer acil ameliyat gerektiren özel bir durum varsa operasyon daha önce yapılabilir.

Septoplasti Nasıl Yapılır?

Kalp yetmezliği, hipertansiyon gibi bazı durumlarda lokal anestezi ile yapılabilse de septoplasti genel anestezi altında yapılır. Ameliyat süresi 1 saat kadardır.

Genellikle burun deliği içinde dışarıdan görünmeyen bir kesi yapılarak mukozanın altındaki septuma ulaşılarak kemik ve kıkırdaklar yeniden şekillendirilir, böylece eğrilik düzeltilir. Gereklilik halinde törpüleme ya da tümüyle çıkarma yapılabilir. Düzeltme işlemi bitince burun boşluğuna tampon (silikon ya da kendiliğinden eriyen) Dikiş atılarak operasyon sonlandırılır.

Septoplasti Sonrası

Septoplasti sonrası bir gece yatış gerekebilir. Tamponlar alınana kadar tampon kenarından ve genizden hafif kanlı akıntı gelebilir. Bu durum normaldir ve tamponlar çıkarılınca ortadan kalkar. Kendi kendine erimeyen tamponlar 1-3 gün arasında çıkarılır. Yüzde şişlik ve morarma görülmez. Tamponlar çıkarıldıktan sonra işe dönüş yapılabilir. Ortalama 3-6 haftada tam iyileşme gerçekleşir. Operasyondan sonra ateş, balgamlı öksürük, şiddetli baş dönmesi, aşırı halsizlik gibi bir durum meydana gelirse hemen doktora başvurulmalıdır.

Her ameliyatta olduğu gibi bu operasyonda da komplikasyon riski bulunmaktadır. Oluşabilecek bazı durumlar şunlardır; semptomların geri dönüşü, septumda yırtılma, üst ön dişler, dudak üstü ile burunda uyuşma.

Hastalar septoplastiden sonra şunlara dikkat etmelidir;

Nazal Polip

Sinüs ve geniz yolundaki mukus zarının iltihaplanması ile oluşur. Polipler, burun deliklerinden, boğaz bölgesine dek uzanabilirler. Bu tip oluşumlar, geniz yolunun tıkanmasına neden olabilir.

Nazal polip belirtileri nelerdir?

Nazal polipi olan insanların çoğu, tipik alerji ilaçlarıyla geçmeyen, şiddetli burun tıkanıklığından şikâyetçidir.

Diğer sık görülen belirtiler ise şunlardır:

Yüz ağrısı, burun polipleri olanlara kıyasla kronik sinüziti olan insanlarda daha yaygındır. Ciddi bir nazal polip sorunu olanlarda burun delikleri içinde polipi görmek mümkün olabilir. Bu yapılar, jöle kıvamında bir görünüme sahiptirler.

Uzun süreli burun polipleri, burun köprüsünün genişlemesine yol açabilir ve bu durum sonunda gözler, birbirinden ayrılmış şekilde görünebilir.

Nazal polip nasıl teşhis edilir?

Bazı durumlarda, doktorunuz, burun yollarını inceleyerek nazal polip tanısı koyabilir. Bu muayene sırasında, burun pasajını daha iyi gözlemlemek için ucunda küçük bir kamera bulunan bir aletle nazal endoskopi yapılabilir.

Daha yaygın, ancak, sinüs BT (“cat scan”) bir tanı koymak için gereklidir. Bazı durumlarda ise bilgisayarlı tomografi ile sinüslerin durumuna bakılması gerekebilir. Nazal polipi olan kişilerde durumla ilişkili hastalıklar sık görüldüğünden daha ileri tetkikler de gerekebilir.

Nazal polip nasıl tedavi edilir?

Nazal polipler, medikal ve cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir. Ağır vakalarda, burun polipleri ve beraberindeki sinüs enfeksiyonunu kaldırmak için sinüs cerrahisi gereklidir. Bununla birlikte hastaların en az üçte birinde nazal polip tekrardan büyümeye meyilli olduğu için cerrahinin aşırı kullanımından kaçınılmalıdır.

Nazal poliplerin tedavisi şu yöntemleri içerir:

Nazal steroid spreyler ve damlalar

Topikal nazal steroid spreyler, nazal polipin boyutunu azaltmak ve ameliyat sonrasında poliplerin tekrar büyümesini önlemek için kullanılır. Bazı doktorlar, burun pasajına ve polibe daha iyi ulaştığı için sprey yerine damlaları tercih etmektedirler.

Kortikosteroidler

Oral kortikosteroidler, nazal polip boyutunu hızlıca küçültür ve ciddi belirtileri olan kişiler için yararladır.

Nazal poliplerin sebebinin fungal sinüzit olduğu durumlarda, düşük doz oral kortikosteroidler, ameliyat sonrası poliplerin yeniden büyümesini önlemek için hastalarca ve aylarca kullanılmak durumunda olabilirler.

Antileukotriene İlaçlar

Antileukotriene ilaçlar, özellikle aspirin alerjisi olanlarda bulunan burun poliplerinin tedavisinde faydalıdır.

Burun Lavajı

Tuzlu burun lavajı, özellikle nazal polipi ve kronik sinüs enfeksiyonları olan kişilerde yararlı olabilir. Bu yöntem, burun pasajıyla birlikte sinüsler de yıkanacağından özellikle sinüzit ameliyatı geçirmiş kişiler için oldukça faydalıdır.

Burun ve Sinüs Tümörleri

Burun ve burun çevresindeki sinüslerde iyi ve kötü huylu tümörler görülebilir. İyi huylu olanlar arasında en sık “papillom” adı verilen tümörlere rastlanır. Papillomlarda bazen kötü huylu tümör dönüşümü görülebilir. Daha nadir görülen iyi huylu tümörler arasında osteomlar, fibromlar, nörinomlar sayılabilir.

Belirtiler

Sinüs tümörleri başlangıçta kemik içindeki boşluklarda büyürken çoğunlukla şikayet yaratmazlar, belirtiler genellikle burun içine, göze ve beyine yayıldıkları zaman ortaya çıkar. Burun ve sinüs kanserleri genellikle başladıkları yerde büyüme gösterirler, lenf bezlerine ve başka organlara yayılma olasılığı yüksek değildir.

En sık rastlanan belirtiler şunlardır:

Tanı Yöntemleri

Burun ve sinüs tümörlerinin tanısı, belirtilerin sinüzit ile benzer olması nedeniyle çoğunlukla gecikir. Tanı konulduğunda sıklıkla göze veya kafa içine yayılım vardır. Tanıda ve tümörün yaygınlığının belirlenmesinde bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır. Bu incelemelerden sonra genellikle bir biyopsi işlemi ve patoloji incelemesi ile tümör tanısının kesinleştirilmesi ve türünün belirlenmesi gerekir. Biyopsi işleminin ameliyathane koşullarında yapılması gerekebilir.

Tedavi

Burun ve sinüslerin iyi huylu tümörlerinde ve mukosellerinde ideal tedavi bunların cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Yapılacak ameliyatın şekli, tümörün yerleşmine ve türüne göre değişir. Kötü huylu tümörlerde sınırları geniş bir cerrahi ve ameliyattan sonra çoğunlukla radyoterapi (radyoaktif ışın tedavisi) uygulanması gerekir. Bazen radyoterapi ile birlikte kemoterapi (ilaçla kanser tedavisi) de gerekebilir.

Klasik cerrahi tedavide tümörün çıkartılması için burun yanında yüz derisinden, ağız içinden, alın derisinden veya saçlı deriden geçen kesiler yapılması gerekmekteydi. Günümüzde burun ve sinüslerin iyi huylu tümörlerinin büyük bir kısmında ve kötü huylu tümörlerinin erken teşhis edilenlerinde endoskopik yöntemle ameliyat yapılması mümkün olmaktadır.

Horlama

Burundan aldığımız hava geniz bölgesine oradan yumuşak damak arkasından boğaz ve yutak bölgesine, oradan da gırtlak vasıtasıyla soluk borusuna ve akciğerlere geçer. Ağız ve burun arkasındaki havanın geçtiği yolda tıkanma olduğu zaman, uyku esnasında dil, küçük dil, damak ve boğazdaki yumuşak dokular titreşerek birbirine çarpar ve gürültülü sesler çıkartarak nefes alıp verilir buna horlama denilir.

Horlama Nasıl Tedavi Edilir?

Horlama hastaları öncelikle beraberinde Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu varlığı açısından dikkatlice araştırılmalı ve gerekiyorsa hasta uyku testinden geçirilmelidir. Uyku testinde hasta, uyku laboratuvarında bir gece uyur. Burada horlama, apne sayısı ve süresi, kan oksijen düzeyleri, uyku derinliği gibi parametreler polisomnograf adı verilen cihazlarla belirlenerek hastaya kesin teşhis konur.

Horlama Tedavisi Nasıl Yapılır ve Kaynağına Göre Tedavi Yöntemleri

Doktor, hasta hikayesi doğrultusunda gerekli tetkikleri yaparak horlamanın nedenlerini tespit edebilir. Burun ve gırtlak bölgesinden kaynaklanan çeşitli problemler olabilmektedir. Burun eğriliği, dilin normalden büyük olması, geniz eti, büyük bademcik, küçük dil ve yumuşak damak sarkıklığı gibi kusurlu bölgeler iyileştirilerek horlama sorununun önüne geçilebilir.

Doktorların uyguladığı horlama tedavilerinden bazıları şunlardır

Hastaların kendi kendilerine alabilecekleri bazı önlemler

Burun Eti (Konka)

KBB rahatsızlığı olan hastaların çoğu burun tıkanıklığı, burun etlerinin (konka) şişmesi sebebiyle doktora başvurur. Özellikle geceleri solunumda büyük sorunlara yol açabilen burun eti büyümesi, zaman zaman hiçbir neden yokken oluşabilmektedir. Bunun yanı sıra alerjik durumlarla da ortaya çıkabilmektedir. Burun etinin alerjik etken ile karşılaştığı zaman içine gelen kan akımının çok artacağından birkaç milimetre büyüyebilmektedir.

Burun Etlerinde İlaçlı Yöntem ve Radyofrekans Yöntemi

Burun etinin küçültülmesi için içinde birtakım özel maddeler bulunan spreyler kullanılabilmektedir. Ancak bu spreylerin 5-6 günden fazla kullanılmaması gerekir. Burun etinin küçültülmesinde spreylerin tedavi edici bir özelliği olmadığını da belirtmek gerekir. Burun eti tedavisinde uygulanan Radyofrekans, ise bir büzüştürme yöntemidir. Lokal anestezi veya genel anesteziyle burun etine radyofrekans enerjisi verilmekte ve burun etinin hacminde küçülme sağlanmaktadır. Bu yöntemle tedavi edilen burun etleri tekrar büyüyebilmektedir.

Gecelerin Kabusu Burun Etleri

Genişleme ve büzüşme yeteneği olan damarların çok zengin olduğu burun etlerindeki (konka) şişmeler burun tıkanıklığına yol açar.

Tıkanıklığın şiddetine göre hastalar ağzı açık uyur, horlar ve daha önemlisi kısa aralıklarla soluksuz kalır. Bu hastalar için geceleri bir kâbustur. Bütün gece ağızdan solumaya bağlı, boğaz kuruluğu, ağızda koku, dilde paslanma, tat duyusunda azalma, gıcık ve öksürük krizleri oluşur.

Burun eti büyümelerinde medikal tedavi sebebe yönelik olmalıdır.

Nazal Valv (Burun Valfi) Cerrahisi

Buruna giren hava akımının en fazla olduğu bölgeler burnun yumuşak doku kısmını oluşturan iç (internal) ve dış (eksternal) nazal valvlerdir (burun valfi).

Valv bölgelerindeki daralma ya da çökmeler burundan solunum güçlüğüne (nazal valv yetmezliği ) neden olur ve bu durum burun tıkanıklığının ana nedenlerinden biridir. Nazal valv (burun valfi) cerrahisi burun valfindeki daralmanın ortadan kaldırılarak bölgedeki hava akımının rahatlatılması esasına dayanır.

Nedenleri

Nazal valv yetmezliğinin ortaya çıkma sebepleri arasında; yanlış yapılan rinoplasti veya septoplasti, burnu etkileyen travmalar, septum eğrilikleri, burun yapılarındaki konjenital zayflık, yarık dudak gibi durumlar, fasial paraliz sayılabilir.

Belirtileri

Nazal valv yetmezliği genel olarak kendini şöyle belli eder;

Teşhisi

Nazal valv yetmezliğinin teşhisinde kesin tanı için fizik muayene dışında başka yöntemler de kullanılabilir. Bunlar arasında her iki işaret parmağının burun ile yanağın birleştiği yerlere konulup kulaklara doğru hafif çekilmesiyle hastanın nefesinde rahatlama olup olmadığının kontrol edildiği Cottle Manevrası Testi, Akustik Rinometri ve Rinomanometri testlerini sayabiliriz.

Cerrahisi

Nazal valv (burun valfi) yetmezliğinde son derece başarılı ve kalıcı bir yöntem olan nazal valv yetmezliği cerrahisi sadece valv açısını genişletmek için değil, diğer burun yapılarındaki sorunların düzeltilmesinde de kullanılabilir.

Nazal valv cerrahisi için duruma bağlı olarak lokal anestezi, sedasyon ya da genel anestezi uygulanabilir. Valv bölgesini genişletmek için kullanılacak kıkırdak genellikle septum veya kulaktan alınır. Daha sonra şekillendirilerek burnun sırt bölgesine yerleştirilir ve dikişlerle buruna sabitlenir.

 

Boğaz Hastalıkları

Exit mobile version