Site icon Turkey Istanbul Medical

Pelvik Venöz Konjesyon Sendromu (Yumurtalık/Testis Toplardamarlarında Gözlenen Yetmezlikler)

Pelvic Congestion Syndrome

Pelvik Venöz Konjesyon Sendromu Nedir ?

(Yumurtalık/Testis Toplardamarlarında Gözlenen Yetmezlikler)

Pelvik Venöz Konjesyon  Sendromu, gövdenin alt kısmında uzun süreli ağrı ile kendini gösteren kronik bir hastalıktır. Pelvik Tıkanıklık Sendromu olarak ta çevrilen bu hastalık halk arasında rahim varisi diye bilinir.

Pelviste bulunan kan damarlarının tıkanması ve bu bölgede fazlaca kan birikmesi mekanizması ile oluşur.

Pelvis gövdenin alt tarafında bulunan bir yapıdır. Farklı organ ve sistemlerle iç içedir. Üreme sistemi, üriner sistem ve sinidirim sistemi ile ilişkilidir. Vücudumuzun alt tarafını destekler.

Hemen hemen kişinin vücut ağırlığının yarısını taşımaktadır. Toplumda görülme sıklığıhakkında kesin bilgiler veremeyeceğim ancak uzun süreli karın ağrısı şikayeti ile gelen her 10 hastadan 1 tanesi pelvik tıkanıklık ile ilişkilidir.

Diğer bilinen adlarını sıralayacak olursak :

Pelvis Konjesyon Sendromu Nedenleri Nelerdir?

En temel Pelvik Tıkanıklık Sendromu nedeni pelvis damarlarında ( retroaortik sağ ve sol renal ven ) tıkanma ve dilatasyon olması durumudur.

Diğer durumlar ise şunlardır:

Pelvik Konjesyon Sebepleri Nelerdir?

Halk arasında bilinen adı ‘’rahim damarlarının genişlemesi’’ olan ‘’Pelvik Konjesyon Sendromu’’, birçok farklı sebepten ötürü meydana gelebilmektedir. Bu sendroma sahip olan kişilerin büyük bir kısmı, öncelikle, kasık ya da kasıklara doğru yayılıp oldukça fazla rahatsızlık veren künt bir ağrıdan şikayetçi olmaktadırlar.

Pelvik Konjesyon Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Pelvik bölgede yukarıda anlattığım tarzda tıkanmalar neticesinde kişilerde bir takım semptomlar ortaya çıkacaktır.

Pelvik Tıkanıklık Sendromu Komplikasyonları Nelerdir?

Zamanında müdahale edilmeyen veya tedavi edilmeyen hastalarda bir takım komplikasyonlar görülebilir. Bunlar:

Bu  sendromun  tanısı ise muayeneye ek olarak bilgisayarlı tomografi, ultrason, transvajinal ultrasongrafi gibi ileri görüntüleme yöntemleri ile kolayca konulabilir.

Pelvik Konjesyon Sendromu’’na Neden Olan Faktörler

Yumurtalık ve pelvik toplardamarlarda kanın yetersiz kapakçıklar sebebiyle geri kaçması durumu, pelvik konjesyon sendromunun meydana gelmesindeki esas sorundur. Bununla birlikte bu sendromun ortaya çıkması, tıkayıcı anatomik durum ve hastalıklar sebebiyle de olabilmektedir.

Aşağıdaki kısımda, pelvik ve yumurtalığa ait toplardamarlar içerisinde yer alan kapakçıklarda yetersizliğin meydana gelmesinin sebepleri sıralanmıştır:

“Pelvik Konjesyon Sendromu”na neden olan bir diğer etmen de “çok doğum yapılması”dır. Östrojen ve progesteron hormonlarının damar genişletici etkilere sahip olmasından ötürü hem hormonal sebepler ile hem de hamilelik süreci boyunca anne karnındaki bebeğin annenin toplardamarları üzerine yaptığı baskı sebebiyle karın içi ile bacak toplardamarlarında “genişlemeler” yani “varisler” oluşmaktadır. Bu durum, belirli bir süre içerisinde oluşmakta olup genel olarak toplardamarda yer alan “venöz valv mekanizması”nın yani “kapakçıklar”ın bozulmasına bağlı olarak gelişmektedir.

Bununla birlikte hamilelik süreci boyunca meydana gelen kilo alımı ve pelvik yapılarda hamilelik sebebiyle oluşan anatomik değişimler, pelvis bölgesi toplardamar kan akımını direkt olarak etkilemektedir.

Pelvik ile yumurtalık yani ‘’ovaryen’’ toplardamarlarında adeta gölleşerek biriken kandan dolayı, sağlıklı toplardamar kan akımı yavaşlar, hatta durma aşamasına gelir.

Bu noktadan hareketle, toplardamar içinde yer alan kanın pıhtılaşması (tromboz) ve genişleyen toplardamarların yakın sinirlere yapmış olduğu baskı neticesinde genellikle ‘’pelvik ağrı’’ meydana gelmektedir.

Anatomik olarak toplardamar kan akışını kesen özel durumlar aşağıdaki kısımda sıralanmıştır:

Sağ ana ilyak atardamarın, sol ana ilyak toplardamarı sıkıştırması durumudur.

Sol böbrek toplardamarının, aort arkasında yer aldığı ve sol yumurtalık toplardamarının baskıya maruz kaldığı durumdur.

Sol yumurtalık ve sol böbrek toplardamarının, süperior mezenterik atardamar tarafından sıkıştırılması durumudur.

Pelvik Konjesyon Sendromu Tanı Yöntemleri

Bu Sendroma Sahip Olan Hastaların Şikayetleri Nelerdir?

Pelvik Konjesyon Sendromu Nasıl Teşhis Edilmektedir?

Pelvik Konjesyon Sendromu’nun tanısının konulması, geçmiş zamanlar ile kıyaslandığında daha kısa ve kolay bir konumda olsa dahi hala oldukça zordur.

Bununla birlikte, sendromun tanısı, vulva ya da vajen bölgesinde oldukça belirgin variköz damar genişlemelerine sahip olan hastalarda daha erken bir dönemde konulabilmektedir.

Bu duruma ek olarak, pelvik konjesyon sendromuna sahip olan hastaların yarısından fazlasında yumurtalık kistleri bulunmaktadır.

Lakin, pelvik konjesyon sendromu ve yumurtalık kistlerinin oluşumu arasındaki bu bağlantının nedeni tam olarak açıklanamamakla birlikte bağlantının özellikle östrojen hormonunun aşırı uyarısına bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Pelvik Ultrasonografi İncelemesi:

Bu inceleme, hem ‘’transabdominal’’ yani ‘’karın üzerinden’’ hem de ‘’transvajinal’’ yani ‘’vajen yolu ile’’ yapılabilmektedir. Pelvik bölge toplardamar kan akımının detaylı bir biçimde incelenmesi hususunda, ‘’doppler ultrasonografik inceleme’’nin katkısı oldukça büyüktür.

Pelvik Bilgisayarlı Tomografi (BT) Veya Manyetik Rezonans (MR) Görüntülemesi:

Bu yöntemler, pelvik bölge varislerinin detaylı olarak gösterilip incelenmesi noktasında oldukça kritik bir öneme sahip olan yöntemlerdir.

Hem BT hem de MR, damarsal yapılar konusunda bilgi sağlayıp bu yapıların özellikle ‘’yumurtalıklar ve rahim’’ gibi diğer pelvik anatomik yapılar ile olan bağlantılarını ortaya koymaktadırlar.

Kontrast boya ile yapılan manyetik rezonans görüntüleme yöntemi, inceleme sırasında radyasyon yaymadığından ötürü bilgisayarlı tomografik incelemeye kıyasla daha üstün bir yöntemdir.

Tanısal (Diagnostik) Venografi:

Venografik incelemenin yapılabilmesi için, anjiografi bölümünde kullanılan görüntüleme cihazlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Genel olarak, bu işlemin yapılabilmesi adına sağ kasık toplardamarı kullanılmaktadır.

Kasık toplardamarı içerisinde konumlandırılan tel ve kateter (plastik borucuk) yardımı doğrultusunda sol ile sağ yumurtalık toplardamarları ayrı ayrı görüntülenmektedir.

Bu sayede toplardamarların sahip olduğu çaplar ile içlerindeki kan akışının yönleri belirlenmektedir.

Laparaskopik İnceleme:

Bu incelemeye özellikle kronik pelvik ağrı yakınmasının çok fazla olduğu hastalar için başvurulmalıdır.

Laparaskopik inceleme; pelvik variköz genişlemelere sahip olan hastaların %80 ila %90’ında yöntemin yatarak yapılıp uygulama esnasında karın içerisine karbondioksit verilmesinden dolayı faydalı olamamaktadır.

Çünkü bu inceleme, variköz genişlemelerin büzüşmelerine sebebiyet vermektedir.

Pelvik Konjesyon Sendromu Tedavisi Nedir?

Erken dönem hastalarda ilaçla tedavi denenebilir. Damar genişlemesine engel olacak ve hormon dengesini kuracak birtakım ilaçlar hastalığın ilerleme hızını azaltabilir ve bazen ilerlemeyi durdurabilirler.

Bununla birlikte pelvik ağrının geçirilmesi için çeşitli ağrı kesiciler kullanılabilmektedir. Ancak hastalığın kesin tedavisinde en önemli teknik katater aracılığı ile sorunlu pelvik toplardamarların embolizasyonu yani kapatılmasıdır.

Kasık veya boyun toplardamarı aracılığı ile yapılan bu girişimlerde pelvik bölgede yer alan genişlemiş, yapısal olarak bozulmuş toplardamarlar saptanır. Sorunlu olan bu damarlar özel ekipmanlar ile (coil, foam, sklerozan ilaçlar vs.) kapatılırlar.

Pelvik venöz embolizasyon işleminin teknik başarısı %99, tekrarlama oranı ise %10’un altındadır. İşlemler yılın her mevsiminde yapılabilir ve hastalar aynı gün içinde taburcu olarak ertesi gün iş ve sosyal hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilirler.

İşlem zamanlamasının adet dönemi ile ilgisi bulunmamaktadır. İşlem sonrası doğurganlık ve adet düzeninde herhangi bir değişiklik meydana gelmez.

Exit mobile version