Site icon Turkey Istanbul Medical

Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir?

Glaucoma

Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir?

Glokom, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen bu hastalık, göz sinirinde tahribata yol açarak kalıcı görme kaybına neden olur. Sinsi bir hastalıktır ve yavaş ilerler. Göziçi basıncı yükseldiğinde gözün ağ tabakasından beyine sinyaller taşıyan göz siniri hücreleri hasarlanır.

Glokom nedeniyle oluşan bu tahribat önlenebilir görme kayıplarının en önemli nedenlerinden biridir. Tedavisiz kalan gözlerde vakit geçtikçe beyine sinyal taşıyan hücre ölümü artar, hücreler görme işlevini gerçekleştiremez ve beynimize bilgi taşıyamaz.

Görülmeyen alanlar erken dönemde çevresel görmeyi etkilediği için şikayet yaratmaz. Hastalar görme merkezde etkilenene kadar görme kaybını fark etmez ve bu nedenle göz doktoruna ancak geç dönemde başvururlar.

Glokom (Göz Tansiyonu) Nedenleri Nelerdir?

Göz içi dokularının beslenmesi için göz içerisinde sürekli olarak bir sıvı yapılır ve bu göz içi sıvısı aynı zamanda sürekli olarak da bazı küçük kanallarla gözü terk eder. Glokom, göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık oluşması nedeniyle sıvının yeterli boşalmaması ve buna bağlı olarak göz içi basıncının artması sonucu oluşur. Yükselen göz içi basıncı görme sinirine zarar vererek sinirin ölmesine neden olur. Bazı hastalarda ise göz içi basıncı normal olduğu halde görme sinirindeki kan akımının bozuk olması nedeniyle görme siniri aynı şekilde tahrip olur. Göz tansiyonu, kol tansiyonunda olduğu gibi hayat alışkanlığı, yeme-içme gibi durumlarla ilgili değildir. Ancak göz tansiyonu riski daha yüksek olan bazı durumlar bilinmektedir.

Glokom (Göz Tansiyonu) Belirtileri Nelerdir?

Glokom çoğunlukla belirti vermez, düzenli göz muayenesi sırasında dikkatli bir değerlendirme sonucu teşhis konulur. Bu sebeple rutin göz kontrollerinde göz tansiyonunun ölçülmesi de önemlidir.

Glokomun başlıca belirtileri:

Glokom (Göz Tansiyonu) En Çok Kimlerde Görülür?

Göz Tansiyonu’nun kesin bir nedeni olmamakla birlikte göz tansiyonu yükselen kişiler ilk risk grubundadır.

Ancak herkeste, hatta göz tansiyonu normal olan kişilerde bile göz tansiyonu gözükebilir.

40 yaşının üzerindeki kişilerde göz içi basıncının artma ihtimali çok daha yüksektir. 40 yaşından sonra göz tansiyonunuzu düzenli olarak ölçtürmek erken teşhis için çok önemlidir.

Ailenizde diğer kişilerde göz içi basıncı yüksek bireyler varsa sizde de görünme ihtimali yüksektir.

Yüksek tansiyon, diyabet, kalp rahatsızlıkları, migren ve kan dolaşım bozuklukları göz içi basınç riskini arttırmaktadır.

Miyop, hipermetrop, astigmat rahatsızlıkları olan hastalarda göz tansiyonu gelişmesi daha sık görünür.

Bir kaza sonucu göze alınan ağır darbe sonucu gözde sıvı akımı olumsuz etkilenerek göz tansiyonu gelişimini hızlandırabilir.

Uzun süreli kortizon ya da oral steroid kullanımı göz tansiyonunu tetikleyebilir.

Glokom (Göz Tansiyonu) Kaç Olmalıdır?

Göz tansiyonu normalde 21 mmHg altında olmalıdır. Ancak bu durum kesin bir sınır değildir. Kişinin kornea kalınlığı göz tansiyonu ölçümlerini etkilemektedir. Bir kişinin korneası ne kadar kalın ise göz tansiyon ölçümleri de o derecede yüksek çıkacaktır.

Tam tersi de doğrudur. Dolayısıyla göz tansiyonu ölçümü yanında kişinin korneasının kalınlığı da birlikte değerlendirilmelidir. Kornea kalınlığı 480 olan bir kişi ile 620 mikron olan bir kişide göz tansiyonunun 22 mmHg çıkması birbirinden oldukça farklıdır.

Kornea kalınlığı etkisi bertaraf edildikten sonra ‘göz tansiyonu kaç olmalıdır?’ sorusunda 21 mmHg’nın altında olması normaldir şeklinde daha doğru cevap verebiliriz. Ancak bazen göz tansiyonu 21 mmHg’nın altında olsa da glokom hastalığı ortaya çıkabilmektedir. Buna normotansif glokom yani normal basınçlı glokom adı verilmektedir.

Glokomun (Göz Tansiyonu)  Çeşitleri Nedir?

En sık görülen glokom tipi olup daha çok 40 yaşından sonra görülür. Göz içi basıncı yavaş yükseldiğinde son ana kadar ağrı olmaz ve hastalık fark edildiğinde geri dönüşümü olmayan hasarlarla karşılaşılır. Bu hastalığın nedeni trabeküler ağ dediğimiz boşaltım kanallarında nedenini tam bilemediğimiz bir direnç ve tıkanıklığın meydana gelmesidir. Bu nedenle göz içinde üretilen göz suyu dışarı atılamadığından bir balon gibi göz küresini genişletip görme sinirinin geçtiği kanalda darlığa sebep olur. Bu darlık da göz sinirine bası yaparak sıkışmasına ve kurumasına neden olur.

Düşük tansiyonlu glokom (Low Tension Glokom) da dediğimiz bu durumda göz tansiyonu normal olmasına rağmen görme sinirini besleyen damarlarda dolaşım bozukluğuna bağlı hasar meydana gelir. Bu hastalarda göz tansiyonu 21 mmHg geçmemektedir. Bu hastalarda göz tansiyonu dışında bazı sistemik faktörlerde önemlidir.

Özellikle kansızlık( Anemi), Gece Tansiyon Düşüklüğü( Nokturnal Hipotansiyon), Vazospazm( Migren, Soğuk eller ya da Reynaud Hastalığı), Kanın Koyu Olması(Hipervizkozite sendromları) ve Kalp Hastalıkları yönünden araştırılmalıdırlar.

Bu hastalarla tokalaşırken ellerin soğuk hissedilmesi bile doktora teşhis de yardımcı olur. Normotansif glokom da görme siniri başında kanama daha fazla olur ve Primer Açık Açılı Glokoma göre daha yavaş ilerler. Bu hastaların tedavisinde ilk amaç damla ile göz tansiyonunu % 30 düşürmektir.

Burada ise göz tansiyonu yüksek olmasına rağmen görme sinirinde hasar oluşmamaktadır. Ama bu hastalarda ileride glokom gelişme riski olduğundan çok yakın takip edilmelidir.

Kalıtsal olabilir. Hipermetroplarda ve kadınlarda daha sık görülür. Bu kişilerde ön kamera daha sığdır ve boşaltım kanallarının bulunduğu açı dardır. Yaşın ilerlemesi ve özellikle uzun süre karanlıkta kalmaya bağlı olarak göz bebeğinin büyümesi ani olarak açıyı kapatır ve glokom krizine neden olur. Bu durumda göz tansiyonu 50-80mmHg’ ya kadar yükselir.

Kronik açı kapanmasında ise göz tansiyonu 21mmHg’nın üstünde olup görme normal olabilir ve ağrı da tabloya eşlik etmez.

Daha çok retina tabakasında hipoksiye (oksijensiz kalma) neden olan şeker hastalığı (Diabetik Retinopati) ve damar tıkanıklığı gibi durumlarda iriste yeni damarlar oluşur ve bu yeni damarlar ön kamerada açıyı kapatarak tansiyonu yükseltir. Ağır bir glokom türü olup tedavisi zor ve zaman alır. Bu hastalığın tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. Özellikle iskemi tespit edilirse yapılacak ARGON LASER ve GÖZİÇİ Anti-VGEF tedavisi çok faydalı olmaktadır

30-50’li yaşlarda ve miyop erkeklerde daha sık görülür. Açı açıktır. Bu kişilerde iris lense yakın olup fiziksel aktivite sırasında iriste göze rengini veren pigmentler göz suyuna dökülerek dışa akımı zorlaştırır. Böylece göz tansiyonu yükselir. Bu hastalarda ön kamera geniş olup göz tansiyonu 50mmHg’ya kadar yükselir. Kornea endotelin de iris pigmentlerinin oluşturduğu KRUKENBERG MEKİĞİ çok tipiktir ve bu nedenle bu hastaların korneaları daha kalındır. Tedaviye direnç gösterebilirler. Dikkatle takip edilmelidir.

Psödoexfoliatif glokomda denir. Daha ileri yaşlarda görülür ve lens üzerinde biriken metaryeller irisin hareketiyle boşaltım kanallarını tıkar. Bu glokom türü katarakt ile birlikte seyreder ve tedaviye dirençlidir. Genellikle 60 yaşından sonra görülür. Vücut konumu ile göziçi basıncı dalgalanır.

Bu hastalarda kornea kalın olduğundan tansiyon ölçümünde dikkatli olunmalıdır. Bu hastaların tedavisinde medikal tedavi özellikle prostoglandin analogları (damla tedavisi) çok faydalıdır. Ayrıca LASER TRABEKÜLOPLASTİ de %80 başarı sağlar. Bu hastaların katarakt ameliyatı çok zor olur ve bu nedenle mutlaka FAKO dediğimiz yöntemle yapılmalıdır.

Lens üstünde ortada yuvarlak eksfoliyatif materyal görülür ve bu bazen göz ilaçla büyütülerek ancak görülür. Aynı hastanın optik sinir görünümü de hastalığın şiddetli ve hızlı ilerlediğini göstermektedir.

Çocuk doğar doğmaz var olan bu tansiyon türünde 1-2 ay içinde gözde büyüme ve aşırı sulanma olur. Kısa sürede müdahale edilmese körlükle sonuçlanır.

Steroide( kortizona) bağlı glokom her türlü steroid tedavisinde görülebilir. Kortizonlu göz damlaları, kortizonlu haplar, Astım hastalarının kullandığı inhaler steroidler, yüze ve göz kapaklarına sürülen kortizonlu losyon ve kremler ile göz kenarına ya da içine yapılan kortizon enjeksiyonları glokoma neden olur. Steroidler göz suyunun dışa atıldığı kanallarda direnç oluşturarak göz tansiyonunda yükselmeye neden olur.

Genç hastalar, Şeker Hastalığı olanlar ve Yüksek miyopisi olanlarda steroide bağlı glokom daha sık görülür. Toplumda da % 30-40 oranında steroide duyarlılık mevcut olup bu konuda mutlaka dikkatli olunmalıdır.

Glokom geliştiğinde hemen kortizon tedavisi kesilmeli ve gerekirse anti-glokom damlaları ile göz tansiyonu düşürülmelidir. Gerekirse nadiren laser ile de tansiyon düşürülmelidir.

Glokom (Göz Tansiyonu) Teşhisi Nasıl Gerçekleştirilir?

Göz tansiyonu teşhisi, kapsamlı ve çeşitli tetkikler aracılığıyla koyulmaktadır. İlk olarak hastanın, tonometri cihazı ile glokom ölçümü yapılır. Sonrasında optik sinirlerde bir hasar olup olmadığının tespiti için fundus muayenesi gerçekleştirilir.

Bu noktadan sonra ilgili hekim tarafından gerekli görülürse glokoma yönelik çoklu testler de uygulanabilir. Akut glokom krizlerinde ise hasta çok daha belirgin semptomlar gösterdiği için teşhis çok daha kolaydır. Bu tip durumlarda hastaya acil müdahale yapılmaktadır.

Çünkü ne kadar geç müdahale edilirse hastanın görme alanı kaybı o kadar çoğalır.

Hastalığın teşhisinde uygulanan yöntemler ve testler şunlardır:

gibi testlerin bir kısmı veya tamamı uygulanarak glokom hastalığına yönelik teşhis sağlanabilmektedir.

Glokom (Göz Tansiyonu)  Nasıl Tedavi Edilir?

  1. İlaç Tedavisi

İlaç tedavisinde göz içi basıncı düşüren damlalar kullanılır. Erken evrede tespit edilen glokom vakalarında ilaç tedavisi tercih edilir. Damlanın doktorun belirttiği şekilde ihmal edilmeden kullanılması tedavinin başarısında etkilidir. Damla tedavisi ile göz içi basını normal şekilde düzene girdiyse görme sinirinde herhangi bir hasar yoksa tedaviye ömür boyu aksatmadan devam edilir. Düzenli olarak göz tansiyonu kontrolleri yapılmalıdır.

  1. Laser Tedavisi:

İlaç tedavisini kullanamayan ya da yan tesirlerden dolayı damlaları tolere edemeyen hastalarda kullanılmaktadır. Son yıllarda laser teknolojisinin gelişmesi nedeniyle glokom tedavisinde de laserli tedavi yöntemleri başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.

Glokom tedavi pratiğinde son derece kullanışlı ve faydalı olan bu laser tedavisi özellikle açı kapanması ve akut glokom krizinde kullanılarak olası bir körlüğün önüne geçilmiş olur.

Tanı konulur konulmaz uygulanmalıdır. Argon ya da YAG laser kullanılarak 1-2 dakikada tamamlanır. Amaç iris dokusunda göz suyunun geçeceği bir delik açarak tansiyonu düşürmektir.

Argon laser kullanılarak uygulanır ve buda glokom krizinde kullanılır. İriste büzüşmeye neden olur ve böylece ön kamera açısı açılır. Ayrıca Plato İris sendromunda da kullanılır. Ayrıca bu yöntemle özellikle tedaviye dirençli neovasküler glokomda ön kameradaki zararlı damarlar da yakılarak tedavi edilmeye çalışılır.

Yıllardır uygulanmakta olup damla ile yapılmaktadır. Boşaltım kanallarına uygulanan laser ile tıkalı olan kanallar açılmaktadır. Genellikle açık açılı glokom olgularında ve genellikle 40-60 yaşından sonra uygulanır. 25 yaş altında etkisizdir. Etkisi tam olarak 3 ay sonra ortaya çıkar. Açının görülemediği her türlü durumda asla uygulanmamalıdır.

Özel bir laser kullanılarak yapılan bu tedavide boşaltım kanallarına hiç zarar verilmemekte olup birçok kez güvenle uygulanabilir. ALT ye göre daha etkili olup en önemli özelliği ise uygulanan bölgeye zarar vermemesidir. Bu işlem sırasında bir ağrı olmaz ve işlem 1 -2 dakika sürer. %20 -30 oranında tansiyon düşüşü sağlar. Özellikle ilaç kullanamayan ya da ilaca rağmen tansiyonu düşürülemeyen hastalarda cerrahi tedaviye güvenli bir alternatiftir.

Bu laser yöntemi tedaviye dirençli olgularda kullanılır. YAG laser ya da DİOD laser kullanılarak ve göz uyuşturularak yapılır. Tedavinin amacı siliyer cismi( göz suyunun üretildiği yer) etkileyerek göz suyu yapımını azaltmak ve tansiyonu düşürmektir.

Bu yöntem katarakt operasyonu olmuş ya da merceği olmayan hastalarda uygulanır. Bu hastalarda göz suyu üreten siliyer cisim direkt olarak görülür ve işlem argon laser kullanılarak özel bir lens yardımı ile yapılır.

Burada amaç göz suyu yapımını azaltmaktır ama bu işlem göz içine girilerek özel bir prob sayesinde yapılır. Gençlerde başarı oranı düşük olup %10 oranında gözün tamamen sönme ihtimali de( fitizis bulbi) vardır.

  1. Cerrahi Tedavi:

Cerrahi tedavide amaç ; damla ya da laser tedavileri ile kontrol altına alınamayan tansiyonun cerrahi yöntemlerle düşürülerek görme sinirini korumaktır.

Glokom cerrahisinde en sık uygulanan yöntem Trabekülektomi dediğimiz yöntemdir. Burada ön kamerada biriken ve dışarı atılamayan sıvı başka bir yol açılarak buradan dışarı çıkışı sağlanarak tansiyon düşürülmeye çalışılır. Glokom cerrahisinin komplikasyon ve yan tesirleri fazladır. Gelişen medikal ve laser tedavileri ile cerrahiye olan ihtiyaç gittikçe azalmaktadır.

Glokom (Göz Tansiyonu)   Hastaları Nelere Dikkat Etmelidir?

Exit mobile version